Okuduğunuz
yazı
27.4.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
...
...
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kırk hiç tövbe içinde kırk bir hep tövbe bizim bir derdimiz.
kırk hep tövbe içinde kırk bir hiç tövbe ise bizim tek kederimiz...
içi bozuk can kafesimizin dış zeminindeki tüm güzellikler bozuk bir yemek kadar iticidir aslında. içi boş olan bir kafesin dış görünümünde yine içi boş aşk söylemleri ile taklavarı bir ömre sürünüyoruz bir ömrü süründürüyoruz anlamsızca.
nerdesin diye ararken biz kendimizi yıkılmış enkazlarımızda buluyoruz öz benlğimizi. insan kendine zulmedermiymiş paşam edermiş evet.
yağlı boyalara bulanmış olan beton eller sıcaklık hissettirmiyor artık...toprak kokmayan alnımızda bir mihrabın saltanatı yol göstermiyor bizlere. saba rüzgarları okşamıyor saçlarımızı ve ötmez olmuş artık bir seher vakti oruç tutan bir bülbül sevdası..
kirli dudaklarımızdaki bu esaret karanlık ifatrlarda su getirmiyor yüreğimize
kuyulardan çığlıklar büyütmüyor dileklerimiz
hiç bir rüya Yusuf kokmuyor ve hiç bir aşk Züleyha tadında tevbe çekmiyor.
hece hece kirli bir lisanda kör ayetler üretiyoruz enaniyetimizde. manasız dualarda cennet bahçeleri düşleyip sarlaylar kuruyoruz kendimize sözde...öyleya insan bir ayettir ve insan bir şeytan.
insanlığımız kaybolmuş ve şeytan görünmez bir yolsuzluk yolunda boy göstermiş. insan yolun sonunda...
yolun sonunda.
güzel bir yargılama olmuş. lakin okuncaya kadar gözleim müthiş bir ses kopardı sayfanın renginden dolayı zorluk yaşadım okurken çok.
-yağlı boyalara bulanmış olan beton eller sıcaklık hissettirmiyor artık...toprak kokmayan alnımızda bir mihrabın saltanatı yol göstermiyor bizlere. saba rüzgarları okşamıyor saçlarımızı ve ötmez olmuş artık bir seher vakti oruç tutan bir bülbül sevdası..-
Güzel cümleleriniz ile renk kattınız...Teşekkür ediyorum...
(Sayfayı aklaştırdım az....böyle daha iyi galiba:)
Buram buram lirizmin doruklarında nefeslenen bir yazı.Sizi şimdiye dek okumamış olmayı büyük bir kayıp olarak görüyorum.
İyi ki güne gelmiş yazınız ki tanıma fırsatı buldum kaleminizi.İçsel monoloğun soyutsal boylamda seyrini okumak büyük keyifti.Teşekkürler paylaşım için.
Yazınızı büyük bir dikkatle okudum nacizane küçük bir eleştiride bulunmak istiyorum. Nesirden hiç anlamayan sadece okur gözüyle. Bazı yerlerde cümle o kadar çok uzamış ki inanın anlamı toparlamak için tekrar başa dönmek zorunda kaldım.Belki bu benim eksikliğim bilemiyorum ama biraz daha kısa cümleler kurulmuş olsaydı daha mı iyi olurdu sanki sayın yazarım.Yanlış anlaşılmamayı umut ederek değerli çalışmanızı tüm içtenliğimle kutlarım.
Paragraf uzunluğunda ve bulmaca gibi zorlu cümlelerin vardı kardeşim. Bazen iki defa okuma gereği duyduğum yerler oldu. Bunlara rağmen yazınızın zevkle okunur yönü baskındı.
Sanat kaygusu taşıyan, ince düşünülmüş güzel bir yazı okudum.
Ölüm bir ihtar ve acı hayatların eski kavanozlarında kaçak çayların acılığını kabullenirken ekşimiş suratlarla, her parçanın toz olup balkondan atılmasının tarafgirliği peşindeyim. Çünkü aralarda geçen her şeyin hiçbir şey olduğuna karar vermiş oluyorum, sözlerimin deneme arbedelerinin tuhaf korkuluklarında ki intihar preslerinde.
İlk kez yazınızı okuyorum büyük bir hayranlık içinde kendi kendime çok şey kaçırmış olduğumu gördüm. Üstadım , yazdığınız yazıyla bütünleşmeniz ve okurlarınıza hissettirdikleriniz tartışılmaz. Eksikliklerimi açıkca görebiliyorum ve böylesine yazan üstadlarada hayranlık duyuyorum. Kelime hazineniz ve onların zenginliği armoni haline getirişiniz takdire şayan. Elimden geldiğince işlerimden dolayı okumaya fırsat bulamıyorum sizin gibi değerli üstadların takipçisi olacağım. Selam ve saygıyla...
Dün girdim sayfana senin sevilene mektup denemelerinden 3 tanesini okudum ki deneme okumayı hiç sevmem daha doğrusu beni sürükleyecek bi deneme yazarına denk gelememişim meğer:) bilmiyorum bu nasıl bir çekim ğücü sayfanda sesim vakit buldukça hepsini okucam anlaşılan:)) şu an sayfanda olduğum yazınıda ayrıca tebrik ederim sevgiyle kal şimdilik :)tebrikler
Tebrik ediyorum. Harika bir yazıydı ve yorum yazmıştım ama kaydetmemişim galiba. Tebrik için gelince yorumumu göremedim. Güne çok yakışmış. Başarılarınızın devamını dilerim. Saygılarımla.
Dolambaçlı yollar sonunda, aşka varan yüreğimin, aşkı arayıp da yorulan ayaklarımın, doyumsuz ihtiraslarında gülmelerimin manası olan ağlamalarımın hecelerinde eski bir hatıra defteri dolduruyorum.
Saklanmış hayatlarımız ve varlığımız şiir tadında acısını alıyor parçalı bulutlu gözlerimizin aynada ki tacizlerinde.
Bitime az kala, resitalinde yıllara gülüp geçilen tatlı akşamların, elverişsiz tuhaflıkların aşkın çalar saati olmayan seanslarında aya bakmaya utanan yaşların hicabıyla kıvranıyorum. Yağmurla beraber bir oluyor bedenim. Ellerim bedenime dokunmaktan haya ediyor. Bu ben değilim; zamansız hallerde fecre dalan düşlerimin eskimiş bir serserisiyim. Sesim kelimelerin tecavüzlerinde bir çığırtkan oluverirken, münasebetten uzak hayatlarda aldanışlar ardınca sahte gülücüklerin krampları doluşuyor bembeyaz şeytan yuvalarında ve ben ağlamak istiyorum, haya ediyor bedenim, kendime dahi dokunamıyorum.
Ne hal üzre olursan olsun. Bir ruh olduğunu unutmamalı insan. Bir bedenin ihtiyaçları kadar ruh'un ihtiyaçları da olur ve bu ihtiyaçlar münasip ve makul bir şekilde giderilmelidir. Eğer giderilmezse ruh içinde kuvvet verdiği bedenin ağırlığında zayıflar ve neticede eziyet çakar. Ve sonra insan her halinden ve eyleminden huzursuzluğa açılan bir pencere görür. Selam ve dualarımla değerli kardeşim. Çok beğendim yazını.
Alışacağım. Buna kanıt olarak tüm denenmemiş denemelerimi nöbete çağırıyorum şimdi. Küfürlerimin hür olduğu varoşlarda, sessiz bir çığlığın dalkavuk ezikliğinde kaldırımlarda üşüyen yosmaların rüşveti olan damgalı şiirimi satmaya çalışıyorum. Alacak olan yok, biliyorum.Yine de deniyorum.
Aramak yerinde bulamamaktir,buldugunda biter...Oysa bulduguna ihtimam buldurana şükran gerekir...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.