Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
ul
ulviyeay

Ayrılık ertesi çengi raksı

Yorum

Ayrılık ertesi çengi raksı

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1086

Okunma

Ayrılık ertesi çengi raksı

Ayrılık ertesi çengi raksı


Ayrılık ertesi çengi raksı

Zordur ayrılığın ertesine uyanmak. Ayrılık ertesinden kurtulamamak, cebelleşip durmak dört duvar arasında. Ayrılık kelimesi baştan zor gelir, duvardaki saat tik- tak, tik -tak diye vurmakta ısrar eder. Sanki sonsuzluğa yetişmeye can atar gibi. Ayrılık arifesi zor gelir, ertesinin neler getireceğinden habersizce duvardaki tik-tak seslerine bir guguk sesi eşlik eder sanırsın. Yarım kalmış bir romanın satırları başlar bilemezsin. “Ben bu duyguyu hak etmedim” diye ağlarsın. Uykusuz kalırsın ve haram olur yine geceler. Sabaha artık yol çıkmaz; ayrılık ertesi bu günün olur…

Ayrılık arifesinde ölürsün zannedersin. O gün can pazarı kurulur, can alınır can satılır.

An gelir bu öykünün sonunu getirmek istersin; “söndü ışığım” dersin, yanan son meşaleni söndürüp vuslata kucak açarsın” hadi gel ölüm, bir vuslat tadında gel” dersin.
Kekremsi gözyaşları yüz hatlarındaki çizgilerden usulca kuruyan diline akar. Zordur gidenin ardından ağlamak, gülmeyi hatırlayacak kadar zordur.

Ayrılığın ertesi zili çaldığında, çemberin olur, onun merkezinde sadece sen olursun, senden başka nefes alanın sesi duyulmaz. Kendin çalar kendin oynarsın yalnızlıkları, terk edilmişleri, yarım kalmış romanın dizeleriyle kendinle baş başa raks edersin. Bir cümbüş kurulur ki, Çingene de çengi de, çalgıcıda yalnız ve yalnızca sen olursun.

-Hadi oyna be Çingene; ayrılık arifesi geçti, ertesi zamanındasın. Giden o, kalan sensin, ortanın çemberinde.

-Yeniden çal be çengi, yine oyna be Çingene. Hangi zamandasın bil ? Şehvet dolu anıları unutmaya çalışacaksın, yani gün be gün eriyeceksin, biteceksin, tükeneceksin, “keşke” diyemeyecek kadar yaralısın.

-Oyna be Çingene; yıkıldığın günden kalan yaraların kanıyor. Şebnem romantizminden yüreğine düşen kandamlasına kekremsi gözyaşların eşlik edecek. Sadece sen ve yalnızlığın var. Öyle oyna ki, bu sahneye imrensin gelecek ayrılıklar. Ayrılık ertesini kederli yaşama. Oyna doya doya, alnına yazılan kaderciği oyna.

-Sormasın sana kimse, halin nasıl, kederin nasıl?.. Sadece şen şakrak oyna ayrılık ertesine.
Farzet, ayrılık arifesinden önce geceye aşk düştü, şimdi geceden aşk düştü bir masal dinlemiş gibi.


Kahramanları iki kişiyle başlayan ve yarım kalan roman sahnesinde yalnızsın artık. Rolün çok zor, sahne senin tek başına oynayacaksın. Romanı tamamlamak için kendin yazıp kendin okuyacaksın. Ayrılık ertesinde yazmaya devam edeceksin, kelimelere istediğin şekli şemalı verebileceksin, nasılsa romanın telif hakkı tamamen senin oldu. Arada satırlara kelime cambazlığı yaptıracaksın, ipin üstünde istediğin gibi oynatacaksın. Sen kelimeleri oynatırken, çemberin merkezinde sen oynayacaksın. Nasılsa artık bir şizofrensin. Arada paranoyak olacaksın; “sahi sen var mıydın, hiç olmuş muydun, ayrılık arifesinden önce ben hep yalnız mıydım bu roman satırlarında…”(o hep yoktu, yorma kendini oynamaya devam et) yazardı..

-Oyna be çengi ayrılık ertesinin sahnesindesin. Yalnız kalmışlığının hakkını ver be çengi!
Ayrılık arifesinden önce sağlıklıydı duyguların, kalbin cam kırıklarıyla vuslata ermemişti. Dipdiriydi bedenin, bir barakanın enkazı altında kalmamıştı. Şizofrenik hallerin hiç yoktu. Aşkın gölgesi güneşi boğmamıştı. Sular duru akardı. Salkım söğüt dalları altında çardakta gölgelenirdi aşkın vuslata olan özlemi. Soyu tükenmezdi duygularının ayrılık arifesi öncesinde. Ayrılık ertesi soyu tükendi aşkın.

Aşık olduğun dosttu, arkadaştı, sevgiydi, hoşgörüydü, ilahi bir aşkın yansımasıydı. Hoş geldin ölüm yaşama sırası sende…

“Aşk İmiş her ne var âlemde, İlim bir kıyl- û kaal imiş ancak” diyen Fuzuli’nin söylediğine kandın. Ucu bucağı yok, ne zamanlar geçti saklımda hala. Peygamber sabrı benimkisi… Kıldan ince kılıçtan keskince şu Sırat Köprüsü’nde kavuşmayı beklemek bir azaba dönüşmüşken, “umut kırıntılarını içinde sakla.” Diyen kim?

- Çal be çengi, melodi az içten damardan olsun, az da oynak olsun. Oyna be çengi, nasılsa visal-i yar’la vuslatı sırat köprüsüne sakladın. Yakasındaki düğmeleri sökmeyi o zamana bırakırsın. Şimdi şizofrenin hallerine oynama vakti gelmişken…

Ulviye Ay
20/04/11

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ayrılık ertesi çengi raksı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ayrılık ertesi çengi raksı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ayrılık ertesi çengi raksı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL