(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bunları neden yazmayasın? Bunları okuyan var... Sanki klavyeyi kucana alıp yatağa uzanmışsın... Bir harfe basınca ikinci harfe karar veriyormuşsun tarzında... Samimi ve "ahan da ben buyum" tadında... Saklamak yok... Sıkılmak yok... Riya yok... Sahte yok... Sana bişi anlatıyım -aramızda kalsın- Ben küçükken babam ve arkadaşlarının konuşmalarını dinler yeise kapılırdım. Burada yeis dememin nedeni cümlenin edebi elbise giymesini istemem... Edebi elbiseyi de sırf sen "aaaa...ne kadar oricinal olmuş...edebi elbise ne betimleme valla bravoo" diyesin de ben de hafif muzip bir tebessümle kibirlenip hindi pozeyşını alıyım diye yazdım. Ha ne demiştim babamın arkadaşları ile konuşmalarından korkar....ilerde ben ne yapacağım diye düşünürdüm. Yaa adamlar sabahtan akşama kadar "demirel ..ecevit..erbakan...masonlar...türkeş..yassıada...örfi idare...maarif vekili...muhtasar beyanname...icmal " vs vs... Hep ciddi konular... Ben diyodum...bu kadar ciddi konuyu nerden bulacam..benim aklımdan zıpırlıktan başka bişe geçmiyo... Bi de bana aşık bi kız var... Benden yaş olarak büyük..ergen.. ben o zamanlar daha sergen. Bazen taklit ediyorum ciddi konuları... "Ya Türkeş var ya ...eeee!!!" getiremiyorum gerisini.. Bir yeissss...bir yeiss....anlatamam...tıpkı yağmur damlalarının gökyüzünden süzülürken biribirlerine seslendikleri şarkıların nağmeleri gibi.. Acıların ellerinden tutup seni istemiyorum derken sabahın en kısık sesli zamanında ... Yakamozlardan gönlümüze vuran gün kırıntılarının içimizde yoğurup yüreğimizde pişirdiği sevda kokularına sarılmış küf kokulu ellerin acılarını sıyırıp denize süzdürdüğü.. Ya işte kısaca basıyorum küfürü... Babama da diğerlerine de... Ne aklıma gelirse...Yakamoz ışıltıları gübü..gibi.. Sonra biraz daha yanlarına yaklaşınca adamların sırf ben yanlarındayken ciddi olduklarını diğer bütün muhabbetin "katankontaksimenes" tarzında olduğunu anlayınca bi rahatladımmmm..bi rahatladım. Tıpkı bir kırmızı papatyanın yapraklarına konan kovanında üç yetim arı yavrusunun beklediği baba arıyı hoşgörünlen karşılayıp " al arı kardeş bütün balımı al...lennnn ipne bizim çocuklar hava mı yiyicek...şerefsiz arı" demesi gibi.. Sıkılınca "kısa kes " de ben bitiriyim. Yoksa senin gibi en "Natüralinden " muhabbet eden yok.. Herkeş bi başka dünyada.. Bazıları dizi filmlerde yaşıyo..gerçek hayata şaşıyoo.. BAzıları hala kısmet bekliyo....bizim bi derici var o da yanlış anlamış kıspet diyo.. Ya uzattım mı.. Pardon.. Ya bişi daha anlatıcaktım ama ... Daha kahvaltı ...
Bir takım kerametlerimi görenler olduğunu itiraf etmeliyim... Bir kısa anı anlatıyım kerametimi anlarsın o zaman.. Öğrenci Yurdunda arkadaşlarla "Cin" cağırıyoruk... Cin'in en puştu bize rastladı... Bi geliyo..bi gelmiyo. Bir arkadaş çelik elbise dolabın içine saklanıyo... Diğerleri aralarına aldıkları acemiyle çağırıyo.. Işıklar sönük... Gözler kapalı.. Birden aceminin ensesinde "ŞRAAAK" bi şamar akşediliyor... Aha geldiiii .. Cin yeni talebeye enseden yakınlaşıyo... Neyse ışıkları yakıyolar... Acemi gidiyo... Dolabın içindeki arkadaş çıkıp diyo ki.."Yaaa neden bana seslenmediniz iki saattir içerde sıkıldım..." Gözler faltaşı... Gözler As 600 farı gibi... E sen içerden hiç çıkmadıysan çocuğun enseye vuran kim.. Ertesi gün oda boşalıyor... Korkudan başka odalara kaçıyolar.. Bir ben kaldım odada... O ışıklar kapalıyken çaktırmadan yatağın altından süzülüp yeni öğrencinin ensesine tokat akşeden ben...Asıl Cin... :)))
:)))))) İlk paragrafı okuduğumda 'ahanda beni görüyomu ne' diye şöle bi toplandım.
Babalarımız ve bilimum amcalar harbiden ne ciddi adamlardı. :) Hoş babam hala ciddi adam da neyseki şebekliklerime arada bi gülüyo.
Ben eskiden çocukkken eve her sabah 5-6 gazete girerdi ve babam bütün köşe yazılarını bana okuturdu. Nasıl gaza getirirdi beni varya... 'benim kızım çok güzel okuyo' :)))) gelde okuma şimdi.
Gazete konuları köeş yazıları hep yukarda saydığın isimlerdi. Adamların bi yükselen burcunu bilmediğim kalmıştı.
:) Şimdi özgür irademle sürekli ve keyifle okuduğum tek isim Selahattin Duman. Onu okumayı seviyorum... yazdıklarınıda.
:) Ciddiyet bünyemde barınmıyo...
O değil de;
Yazdıkların çok hoştu. :) Sevgilerimle Sayın Yazarım.
Yani,Sayın Yazarım Salı ile Çarşamba bu kadar duygu yüklü ve etkileyici ancak böle anlatılabilirdi. Valla hüzünlendim. Ne desem bilmem ki? Zor,zor. Allah yardımcın olsun.Düzelir inşallah...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.