7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1780
Okunma
Ben ne zaman bir kadını sevsem o hep ağlamayı severdi. Başını göğsüme koyup saatlerce ağlamayı severdi. Zamanla bende sevdim bir kadının göğsümde gözyaşı dökmesini. Ne zaman göğsümde bir kadın ağlasa soluksuz seyrederdim ağlamasını. Saçlarını okşarken gözlerinden dökülen sıcak yaşlar ısıtırdı ellerimi. Gözlerimi kapatır, öylece hıçkırık seslerini dinlerdim derin derin. Uzun bir nefes alırdım külü ellerimin arasında dalgalanan saçların üzerine dökülen sigaramdan. Öyle derine çekerdim ki dumanları ciğerlerimin uçlarının sızladığını hissederdim. Ben ne zaman bir kadını sevsem o hep ağlamayı severdi. Bu yüzden aşktan ziyade bir kurtarıcıydım kadınlar için. Başını huzurla göğsüne uzatabilecekleri, hıçkıra hıçkıra saatlerce ağlayabilecekleri bir kurtarıcı. Bu nedenledir ki benim gömleklerim hep gözyaşı kokar! Bir kadının acısı kokar! Benim gömleklerim hayalsiz düşler, hayalsiz düşüşler kokar.
Ben ne zaman bir kadını sevsem, o hep beni benden çok severdi. Kızardı sigara içmeme, aç kalmayı yemekten daha çok seven bünyeme ‘ye’ emriyle hükmetmek isterdi. Gecenin ağırlığını gündüzün hafifliğine tercih eden gözlerimi derinden öperdi artık geceye rehin düşmesi için. Hayata duyarsızlığımı, hayata kayıtsızlığımı kendi hayatından daha çok önemserdi. Ama biliyorlardı benim hayata kayıtsızlığımın asla bir kayda alınmayacağını. Bu yüzden bağlanmak istemezlerdi bana. Tek sözüm olurdu benimde, ‘lütfen beni çok sevmeyin!’ Çünkü biliyordum benim hayata kayıtsızlığım birgün bıktıracak, yıldıracak, yoracak onları ve gidecekler, istemeye istemeye yürekleri kan ağlayarak gidecekler. Sonra hep akıllarında kalacağım, gözleri derin boşluklara daldıklarında ‘deli adam neden böylesin sen!’ diyecek gözyaşları benim için. Ve bunun sırrını çözemedikleri için unutamayacaklar beni. Gözyaşlarını akıttıkları göğsüm için bu kez başka bir gömleğe gözyaşı dökecekler! Biliyordum beni unutamayacaklar benim kadar!
Ben ne zaman bir kadını sevsem, o hep gitmeyi isterdi. Kayıtsızlığımda bırakıp düşlerini ardına bakmadan gitmeyi isterdi. Ayrılık cesaretini buldukları gün giderlerdi. Göğsümden ayrılan her kadın aynı şeyleri söylerdi; ‘beni unutma olur mu?’ bende ‘tamam’ derdim. Dudaklarımdan dökülen tamam kelimesine inat, gözlerimin solgunluğundan anlarlardı bir daha onları hiç hatırlamayacağımı! Oysa ben unutmazdım, ta ki başka bir başın göğsümde ağlamasını seyredene kadar. Oysa unutmak istemezdim ben hiçbir kadını. Bu yüzden gökyüzüne resimlerini çizerdim geceleri, karanlığa inat! Yakmazdım mektupları, yırtmazdım fotoğrafları, hayır derdim hayır seni unutmayacağım ama her kadının gidişinde hafızam, göğsüme yeni gelen bir başın ağlamasına yenik düşerdi.
Ne zaman bir kadın beni bırakıp gitse senelerce unutamazdı beni. Benim de unutmadığımı zannederdi. Bu yüzden ben aşka dair ne söylesem ne yazsam ne yapsam hep bir kadın üzerine alındı. Kimi sevindi benden bahsediyor diye kimi üzüldü benden nefret ediyor diye kimi bekledi elbet bana dönecek diye kimi artık bana dönmez diyerek umudunu kaybetti. Ben aşka dair ne desem ne yazsam ne yapsam hep bir kadın üzerine alındı. Oysa ben sevmedim kendimden başka… Ne zaman sevsem hep kendimi buldum bir gülüşte, bir bakışta, bir aşkta.. En onulmaz kayıtsızlığımda buldum kendimi. Ben beni bana bulduran aşkı sevdim, kendimi bulmayı sevdim… Sevmedim hiçbir kadını kendimi sevdiğim kadar… eyy bana beni bulduran kadınlar alınmayın üzerinize ben sizi hiç sevmedim, size yazmıyorum size söylemiyorum sözlerimi, boşa beklemeyin boşa sevinmeyin boşa ağlamayın boşa kederlenmeyin, unutun gitsin beni arkanıza sakın bakmayın çünkü ben sevemem kendimden başka…