“Kötü haber aslında iyi haberdir” diyor bazı Medya kartelleri.

İyi haber pirim yapmaz.

Klasik gazeteci mantığı neydi bir hatırlayalım; “köpek insanı ısırırsa haber değeri yoktur.

İnsan köpeği ısırırsa haberdir” diye medya ve basın şartlanıyor.

İletişim araçlarını amacı dışında kullanıyor.

İnsanların korkutursanız iyi yönetirsiniz diyor tarihteki meşhur Rus diktatörü Stalin…

O halde; ülkemizde kadınlara yönelik şiddet….

Öğretmenin öğrencilere şiddeti….

Çocuklara yönelik şiddet….

Trafikte şiddet….

Şiddet şiddet….

Böyle devam ediyor. Kime karşı, neden bu şiddet haberleri çoğaldı dersiniz…

Peki; gerçekten böyle olaylar var mı?

Tabii ki var… Varsa nüfusun yüzde kaçı (%1 bile değil)

Peki, eskiden yok muydu?

Tabii ki eskiden de vardı.. (o zamanlar bu iletişim araçları yoktu)

Medya kartellerinin aysberglerine (buzul altına) bakın, gerçek kazançları tüketime
yöneliktir.

Ya doğrudan, ya da dolaylı olarak tüketim kartellerine yardım ve yataklık ederler.

Korku imparatorluğu onların ekmeğine yağ sürer.

Tıpkı; eskiden tıp doktorlarının uyguladığı sistem gibi,

Neydi bu sistem: “Hasta olup doktora gittiğinizde, doktor elini bile sürmeden muayene eder ve sizi önce öldürür, sonra diriltir.” “ooo bu zamana nerdeydin diyerek sizi korkuturlar sonra ilaçlarını verir, bir hafta sonra kontrole gel der, geldiğinizde; turp gibisiniz bir şeyiniz kalmamış derler”

“yani önce canınızı alırlar sonra da paranızı”

Bazı Medya; şiddeti, korkuyu haber olarak uygularken işte bu metodu seçmektedir.
İnsanlara korku salmak konusunda uzmandırlar.

İnsanları kitap okumaktan, düşünmekten, spor yapmaktan, sosyalleşmekten kaçındırmaktır.

Kitap okumayan, düşünmeyen, spor yapmayan, sosyalleşmeyen ne olur, iyi bir tüketici olur.

Çok küçük mutlu azınlık dışındaki tüm toplumun tek eğlencesi televizyondur.

Bu haber ve bilgi aracı çok güzel bir silah olarak kullanılabilir.

Eğer gözümüzü açarsak, aklımızı kullanırsak bu oyuna gelmekten kurtuluruz.

Çocuklarımızı spor yapmalarını, sosyalleşmelerini, kitap okuyup düşünen insanlar olmaları
için, sorgulamayı, neden, niçin gibi sorularla yorumlamayı öğretmeliyiz.

Sporda yetenek çıkaramıyorsak, bilim adamı yetiştiremiyorsak bir daha düşünün.

Başkaları ona küfür etmeyi öğretmeden biz ona küfür etmemeyi öğretmeliyiz.

Televizyonun argodaki adının “APTAL KUTUSU” olduğunu hep hatırlayalım. Seçici olalım.

Şiddetsiz ve aptal kutusuz günler dilerim.

BU YAZI NİSAN 1 ŞAKASI DEĞİLDİR…