O değil de;

Siyah zemin üzerine kırmızı yazıyı ve dahi koyu renk yazıları okumak çok zor. Ukalalık olarak addetmeyin, elbette siz en iyisini bilirsiniz de okurken yorucu oluyor… o bakımdan yani…

O değil de;

Bir sitede yazılarımı izinsiz yayınlamışlar ama son cümlem olan, ‘iyi bayramlar’ı her yazımdan çıkarmışlar.

Bayramlara mı gıcıklar yoksa bana mı anlamadım… Bakacağız bi çaresine…

O değil de;

Master Chef yarışmasında jüri üyesinin yarışmacıya söylediği söz çok enteresan.

Yarışmacı yemeğini sunmak için jüriye yaklaşırken, ‘seni hiç sevmiyorum’ demiş. Aman ne gam!

Aklıma bi tarihlerde Hülya Avşar’ın bir gazeteciye söylediği söz geldi.

O da değişik bir Piatti vakasıydı

Avşar bir gazeteciye, ‘sen gelme, seni sevmiyorum’ demişti. O da, ‘bende seni sevmiyorum, gelmemi engelleyemezsin ben işimi yapıyorum’ demişti. Bunun üzerine Avşar, gazeteciyi amirlerine şikayet ederek işten kovdurmakla tehdit etmişti.

:) Bunları söylerken garip bi şekilde el hareketleri yapmaya başladı ve gazetecinin yüzünü tutmaya çalıştı. :) Tövbe Tanrım’a!

Gazeteci inanılmaz bir sükunetle, bunu hangi gerekçeyle yapacağını sordu. Avşar buna cevap olarak, gazetecinin işini iyi yapamadığını, iyi terbiye almadığını ve ünlülerle nasıl konuşulacağını bilmediğini söyledi.

Sonrasında diğer gazetecilere dönerek, ‘arkadaşınızı ıslah edin sonra sizinle de konuşmam’ demişti.

Sonra o ilahi sözü söylemişti,

‘Ben seninle sonra hesaplaşacağım!’

O değil de;

HIP yaptım!

Yaptım yapmasına da aklıma da bi şarkı geldi. Sölemesem olmaz…

‘büyü de gel çocuk büyü de gel/hani o yolları yürü de gel

O değil de;

Ben gidiyorum. Hafiften yağmur çiseliyor. Çıkıp biraz yürüyeceğim. Darlandım.

O değil de;

İyi bayramlar…