6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1892
Okunma
"Hamide’nin hikâyesi
Seferberlikten çok önce Çambaşı’ndan (Çaykara- Çambaşı Köyü. Doğduğum köy) Osman isminde bir adam iki oğluyla Samsun’a, tütün kırmaya giderler. Fakat, sıtmaya yakalanıp ölürler. Eşi Hamide olaylardan habersiz eşi ve
çocukarını bekler durur. Yanında küçük oğlu Mustafa vardır. Cenâzeler memlekete gelmez; Samsun’a gömülürler.
Haberi bi’ şekilde Hamide’ye ulaştırmayı düşünen muhtar ve heyet, Hamide’nin evine doğru yola koyulurlar.
Hamide o’nları evin balkonundan görür ve der ki; bunlar, eğer karahaber için birinin kapısına gidiyorlarsa,
Allah o’na yardım etsin.
Lâkin gelenlerin kendi evine doğru geldiğini görünce ayaklarının bağı çözülür kara haberi alır ayaklarının bağı çözülür. Feryat- figan ağıtlar!! Ayakta durmaya çalışır, hayat bu ya... Zaman gelir geçer, ateş küllenir Mustafa büyür askerlik çağı gelir. O sırada Yemen Harbi çıkar. Mustafa da Yemen’e düşer ve bir daha geri gelmez:(( yine muhtar ve heyet haberi verirler Hamide’ye. Hamide aklını zay’eder. Ağıtlar yakar, deli- divâne hâliyle. ( sonradan biri- birine kızınca Hamide’den beter olasın, diye beddua ederlermiş).
Bakalım Hamide’nin bir kaç ağıdına:
E, Mustafa’m uçtun- uçtun
Uçtun da cennete düştün
Zâlim Yemen kavgasında
Derler bana şehit düştün...
Ahmet, Dursun ile Osman
Ateşleri yaktı yaman
Mustafam idun tek güman
Derler bana şehit düştün...
Hiçbir şey olmaz mûteber
İnsanlar oldu seferber
Geldi bana karahaber
Derler bana şehit düştün...
Yollar var yollardan öte
Yol tükenmez gide- gide
Ne yapsun şimdi Hemide
Derler bana şehit düştün...
Kimi yayan kimi atlı
Ruhun var nurdan kanatlı
Ne etsun bu kara bahtlı
Derler bana şehit düştün...
Düştüm dayanılmaz derde
Cenazen yok hiç bir yerde
Açlık ile kızgın çölde
Derler bana şehit düştün.
(Gerçek ve yaşanmış bir hikâyedir. Allah, yerlerini cennet eylesin. Âmîn)
"alıntı"