10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
855
Okunma

O sabah iki genç soluğu gene muhtarın yanında almışlardı. Öyle tatlı; öyle koyu sohbete daldılar ki Hüsso da onlara gülerek demli çaylarını getirmişti .
" Muhtar baba biz karar aldık hafta sonlarıda köyde okuma yazma bilmeyenlere kurs vereceğiz;ne dersiniz?"
" Ne diyeyim...Allah derim kızım .Çok yerinde bir düşünce."
"Birşey daha aklımızda ... ama..."
"Neymiş ? Hele anlatın çocuklar."
" Kadınlarımızın yaptığı el emeği göz nurları da değerlendirilse . Bu arada geçimlerine katkıda olur diye düşünüyoruz."
"Eveeettt. Ama nasıl ? Bu konu hakkında kaymakam beyden de bilgi almalıyız ."
" Öğleden sonra ilçeye gideceğim eğer uygun olursa görüşürüm kendisinle."
" Çok iyi .Bende üzerime ne düşüyorsa yaparım."
" Sağolasın muhtar babamız."
" Şeyyy ... araştırdım da halı ,kilim dokuma daha birçok kurslar verilmekte.Ama bu konuda deneyimli eğitmenler olması lazım."
"Haklısınız."
" Bence çarşamba günü öğretmenler toplantısında da dile getirelim greçekten."
Muhtar
" Oğlum Hüssooo bi zamet çayları tazeleyiver hemi."
" Olur emmiiiii."
O kadar hassas konulara dalmışlardı ki ... Zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamışlardı.
" Hadi ben minibüse yetişeyim geç kalıyorum ; şimdilik hoşçakalın" diyerek ayrıldı Metin
Ardından da Dila okulun yolunu tuttu. Binayı görünce içi açılmıştı.Nekadar güzel olmuştu. Şimdi kapısının önüne de bayrak asılacaktı. İçeriye girip sınıfta Atatürk resmine uygun bir yer aradı . Masasının arkasındaki duvar herkesin görebileceği yerdi.
Yarın da kardeşinin yolladığı kitaplar gelecekti,onları da öğretmenler odasındaki dolaba yerleştirirlerdi nasıl olsa ".Ah pencerelere perde lazımdı."Okadar dalmıştı ki.. İçeriye ürkek bakışlı bir köylü ve elinden sıkı sıkı tuttuğu kızınla girdi .
" Affolaa hoca haaanım."
" Buyrun ; buyrun gelin."
" Gızımı getürdüm.""
" Çok sevindim hemen kayıt edelim.
Küçük kız çok utanmış başı hep önüne eğikti. Dila onun saçlarını okşadı. Miniğin ayaklarında terlik, üstünde solmuş bir kazak vardı.
" Hoş geldin benim adım Dila "
"............................................"
" Bak ben hiç kızmam senin öğretmenin olacağım . Çok ta iyi anlaşacağımızdan eminim. Hadi şimdi ismini söyler misin bana."
"Halimee" gene başını yere indirmişti.
"Çok güzel teşekkür ederim. Halime."
Babası da hazırol vaziyetinde duruyordu karşısında.
" Lütfen oturun.Pazartesi günü dersler başlıyor.Ogün kitaplarıda dağıtacağım.Önlük yerine kalın giysiler giydirebilirsiniz; kazak hırka olur."
" Temam hoca haaaanım çoh saaolasınız ."
"Hanımınız da hafta sonları buraya gelip okuma yazma öğrenebilir."
" Bende heç oguma yazma bilmeyom ;şincik gelsem oliii mi?"
" Tabikii neden olmasın. Haftaya cumartesi başlıyoruz."
Ve... birkaç köylü daha kayıt yaptırmak için okula uğradılar.
Dila öğlenden sonra hem yürüyüş yapmak; hemde köylülerle sohbet etmek istedi.
Çeşme başında genç kızlar güle oynaya su dolduruyorlardı.
" Nasılsınız ?"
" Eyiyiz Hocam ."
" Su doldiriiiz ."
" Heç iş bitmeyooo."
Kızlardan biri çeşmenin yanındaki taşın altına mendilini koyup üstüne tekrar taşı kapadı.
Arkadaşları kikir kikir gülüyorlardı. Dila görmemezlikten gelmişti
Onlara okulda okuma yazma öğretileceğini; hatta zamanla el işleri içinde kurslar olacağını anlattı. Çok sevinmişlerdi,
Ama genede anne babaları gönderir miydi ? İşte bu kuşku tüm heveslerini gölgeliyordu .
Seher Teyzeye uğrayıp sütünü alırken o da merakla inekten süt sağmağa çalıştı acemi acemi.Sarı inek kıpırdanınca çekildi.
" Nekadar zevkli Seher teyze ama ben beceremedim doğrusu."
" Goley deeel öğrenirsiiin gızım."
Eve geldiğinde akşam olmak üzereydi.Gökyüzü pembe renkten yavaş yavaş eflatuna dönerken soğukta kendini hissettirmeye başlamıştı.
Çarşambaya yapılacak toplantı.. ister istemez heyecanlanmaktaydı..Bakalım gelecek günler neler gösterecekti..
Gece gizemiyle akıp giderken yüreğine doldurduğu sevgiyi taşıyordu usulca.
Sözler tatlı olsaydı
Gözler neşe saçsaydı
Şu kısacık ömürde
Sevgi sonsuz kalsaydı....
NEŞE KIZILYAR
DEVAM EDECEK...