3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1268
Okunma

Korkma sönmez bu şafaklarda al sancak ;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak ,
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak ;
O benimdir, o benim milletimin dir ancak .
Kara kıtanın kara yüzlü sarı benizli çocuğu
göz çapakları çöl sarısı mavi gözlü devi
kara bakışlı kara gözlü yılmaz bekçisi
ey yurdumun haksızlıklara maruz kaldıkça
Rüzğara savaşan ölümü şahadeti bilen
toprak taşlardan fışkıran kekik kokulu duruşlar
ey arza hakim vatanın yılmaz bekçileri siperhane semalar
ah ki dile gelemiyor içimdeki sözcükler
eziliyorum harfsiz kelimelere anlatamıyor mürekkebim
yazamıyor kalemim dilim lal
ne şartlar altında hangi zorluklar altında
vatanı kurtardıklarını küçük küçük de olsa
bir nebzede olsa anlamaya çalışmak
biz çağ açıp çağ kapatan bir neslin torunlarına
eli kalem tutan her mürekkep yazmalı
geleceğe miras kalacak tarihimi ve ecdadımı
bu bir emanete miras sahipliğidir
ey varlık manası tarihim ve atalarım
değerinizi anlatamam
tarihimin çığlıklarını duyar gibiyim
sekiz yaşından seksen yaşına tarih resmediyor
her ocak bir şehit veriyor
benliğimiz hatırlamak geçmişe giderek
siz ölüm kusturan gözler
kimbilir kaç öksüz yetim bıraktılar
kim bilir kaç ocaklar yaktılar
kaç bebeleri canlı canlı gömdüler
yinede çiğnetmedi gururumu
yinede düşürmedi elinden sancağını
rüzğarda dalgalandırdı al bayrağımı
yurtsuz yuvasız sahipsiz vatansız millet olur mu
bu millet vatanıyla yaşar onuruyla
tarihin çığlıkları kocatepeye çıkıyor
işte o güven veren sözleri kulaklarımda
” milletimiz çok büyüktür hiç korkmayın
o esaret ve aşağılığı asla kabul etmez
Gülay Göktürk