15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1612
Okunma

Akşam, iyice yerleşti şehrimin kubbesine. Denizi görmek umuduyla bakıyorum camdan, göremiyorum. Kalın bir perde inmiş gibi görmeye alışık olduğum görüntünün üzerine. Sis mi, bacalardan çıkan duman mı? Bilemedim.
Gözlerimdeki ağırlık ne? Kirpiklerimin ucunda takılı kalmış bir şeyler var gibi.
Ağlıyorum!
Nereden çıktı ki bu ağlamak şimdi?
Seni hatırladım desem; unutmadım ki hatırlayayım.
Seni düşündüm desem; düşünmeden geçen bir anım bile yok ki.
Hani dün de gitmedin.
Sahi ne kadar oldu sen gideli?
Üç ay...
Çok olmamış.
Gelişinin üstünden geçen altı yılın yanında, üç ayın lafı mı olur?
…/…
İlk geldiğin günü hatırladım, şimdi. Nasıl çıkmazlar içindeydim. Bataklığa saplanmış, çırpınıp duruyordum. Kurtulmak için sağa, sola uzanan ellerim, değivermişti ellerine. Sıkıca yakalamış ve çıkartıvermiştin beni, o bataklıktan.
Ne kadar tedirgin yaklaşmıştım sana, hatırladın mı? Ne kadar ürkektim, o günlerde. Sevgiye, insanlara, sözlere, duygulara inancımı yitirmiştim.
İnanılmazdı sabrın. “Anlat” demiştin. Anlatıvermiştim, bir çırpıda. Bıkmadan dinlemiştin, beni.
Hiç dokunmamıştın, yüreğimin yaralara ayrılmış kısmına. Kalan küçücük yere sığdırıvermiştin, kocaman sevgini.
Ne zaman aşık olmuştum sana? Uyandığım bir sabah, gezdirirken düşüncelerimi aklımın dehlizlerinde, o cümle dökülüvermişti dudaklarımdan: “Ben, aşığım.”
Nasıl korkmuştum, anlatamam. “Yine mi ya? Yine mi?” Diye sızlanmıştım, duvardaki küçük sineğe. Sinek bile korkarak süzülmüştü, ince çatlaktan içeriye.
Altı yıl.
Sanki hep vardın, hayatımda. Seninle doğmuş, seninle büyümüş gibiydim.
Ya sonra?
Onca kırgınlık, kızgınlık.
Nice “Hoşça kal “ ve “ Merhaba”.
Koskoca altı yılın sonunda, geldiğimiz noktada, farklı şeylere “ Sevgi “ demeye başlamıştık.
Anlayamıyorduk, birbirimizi. Dinlemiyorduk galiba?
Gereksiz yere hırpalıyor, hırpalanıyorduk.
“Son” yazısını ikimiz de görüyorduk ama kelimelendiremiyorduk.
“ Yarimsin “ demiştik, birbirimize. Ama en derin, en çıkışsız yar’a atlıyor gibiydik, birlikte.
Bir gece, seninle yattım.
Uyandığımda, gitmiştin.
Küçük bir kağıtta: “Sana yarimsin demiştim ya? Anladım ki aşk; uçurumdan düşmek gibi bir şeymiş. Sanırım bu yüzden sevgiliye " yar " deniyor... Ne seni düşürmek, ne de kendim düşmek istemiyorum. Hoşça kal. “ yazıyordu, el yazınla.
“ Merhaba “sı olmayan / olmayacak son “ Hoşça kal.”
…/…
Kirpiğimin ucundaki damla, usulca süzüldü yanağıma. İncecik bir iz bırakıp, çeneme doğru aktı ve kayboldu, sol göğsümün kıyısında.
Senden geriye kalan buydu: Minik bir damla.
Ve
Yanağımdan daha derin bir yerde, yüreğimin yaralara ayrılmış bölümünde, sana ait bir köşe…
Eser Akpınar
22.02.2011
İzmir
Not: “ Aşk, uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgiliye “yar” denir. “ Söz, Mevlana’ya ait.