9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
561
Okunma

’Sen üzülme gülüm incinme/Canımın içi iki gözüm sakın küsme/Bana hediye bırak bütün kederleri/Ben ağlarım ikimizin yerine’
Offff ki ne offfff...
Herkesin duygusal olduğu anlar, konuları farklı farklı. Seven ağlıyor, sevmeyen ağlıyor, üzülen ağlıyor, sevinen ağlıyor, ayrılan ağlıyor, kavuşan ağlıyor.
Tıpkı alkol, sigara tüketimi gibi;
- Çok mutsuzum, dertliyim.
- Çok mutluyum, bunu kutlamalıyım.
Ya da sigara gibi;
Efkâr bastı sigarası
Keyif sigarası
Yaptığımız her davranışı şartlanmış olarak yapıyoruz. Ağlama ihtiyacı hissettiğimizde mutlaka bir sebep olması gerekmiyor.
Çizgi film izlerken ağladınız mı hiç?
Mutlaka ağlayanlarınız olmuştur...
Film izlerken, İçinde bol miktarda duygusallık barındıran filmlerin daha çok izlendiği bir gerçek. Buna en iyi örnek ‘Yaprak Dökümü‘
Öyle şartlanıyoruz ki bu filmi izlemeye başlarken mendilimizi önceden hazırlıyoruz.
Yok öyle film izlerken önceden patlamış mısır, cips, içecek, meyva hazırlamak.
Mendil ilk sırada. Olmazsa olmaz. Yoksa salya sümük ...
Millet olarak hüznü seviyoruz. Yaptığım röportajlarda da bunu gördüm. Sanatçılarımız hep hüzünlü
Bunun nedenini sorduğumda, sözleşmiş gibi hepsi hüznü sevdiklerini ve hüzün olmazsa üretemeyeceklerini savundular.
Hüzün olmadan üretebilirler mi üretemezler mi bilmiyorum ama sanatçıların çok duygusal oldukları bir gerçek.
Yaş ilerledikçe de duygusallığın arttığını fark ettim. Yanılıyor da olabilirim. Kendimce bir tespit.
Ağlamak, herkes tarafından çok insani bulunmakla birlikte, genel olarak bakıldığında başkalarının yanında ağlamak ayıp olarak değerlendiriliyor.
Ağlamakla ayıbı bir türlü bağdaştıramıyorum. Ağlamak çok normal bir davranış, ama başkasının yanında ağlarsan ayıp!
Ağlama konusunda kadınlar erkeklerden daha şanslı. Bir erkeğin ağlaması çok ayıp. ‘Erkekler ağlamaz! ‘
Niye ağlayamıyorlar?
Nedeni yok. Öyle işte...
O değil de;
Tarkan’ın bu şarkısına bitiyorum...
:) İyi bayramlar.