2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
804
Okunma
Yahudiler… Ahit Tanımaz İmansızlar!
O Yahûdiler, her ne zaman bir ahd üzerine anlaşma yapmışlarsa, içlerinden bir topluluk o ahdi bozup atıvermedi mi? Hattâ az bir topluluk değil, onların çoğu ahd tanımaz îmansızlardır. (Bakara/100
Yahudiler… Öncesi, sonrası, bugünü ve yarını, hiç değişmeyen bir kararlılıkla, kinle, öfkeyle katliamlarını kusmaya devam ediyorlar…
Yahudiler… Allah’ın kendilerine birçok nimetler vermesine rağmen, nankörlükle yüz çeviren “Sen ve Rabbin gidin savaşın!” diyerek peygamberleriyle alay eden lanetli bir kavim…
Yahudiler… Kendilerine gönderilen peygamberleri, kimini testereyle, kimini çarmıha gererek (gerdiklerini zannederek) bir bir öldüren, aşırılıkta ileri gitmiş azgın bir kavim…
Yahudiler… Kitaplarında apaçık deliller bulunmasına rağmen, gururlarına yediremedikleri son Peygamberi inkar edip, tahammülsüzlüklerini kusan nasipsiz bir kavim…
Yahudiler… Bizim ezeli ve ebedi düşmanlarımız… Unuttuğumuz; ya da bizlere unutturulan kan davasını gütmeye tüm hızıyla devam ediyorlar…
Yahudiler… Dünüyle bugünüyle yarını ile bizim değişmez düşmanlarımız…
Onları yakından tanıyan, onlarla komşuluk, ticaret, anlaşma yapan Rasul as’ın hayatından kesitlerle tanıyalım öyleyse…Öğrenelim bir bir… Nasılmış Yahudiler? Ve şuan Nasıllar?
Yahudiler … Medine’de önüne geçemedikleri çoğunluğun hidayetiyle sarsıldılar. Ve istemeyerek de olsa İslam devletine boyun büktüler. Ve anlaşma yaptılar Rasul (as) ile… Ülkeyi birlikte savunmak ve birlikte barış içinde yaşamak üzerine…
Yahudiler… Sadık kalmadılar ahitlerine hatta daha da ileri gittiler. Bölgeyi bir iş için ziyaret eden Rasul as’a suikast girişiminde bulundular… Hicivli şiirleriyle sıyırdılar dillerini… ve bir Müslüman kadına sarkıntılık ettiler, onu koruyan bir Mümini de şehid ettiler…
Yahudiler … Medine’de Müslümanlarla birlikte yaşamalarına rağmen, yaptıkları anlaşmaları ısrarla fes ederek onlara ihanet ettiler… Medine’yi birlikte koruyacaklarına dair söz vermelerine rağmen, her savaşta hançeri arkadan vurdular… Sıkıntılarla, açlıkla, soğuklarla bir ay aralıksız süren Hendek savaşında kopardılar iplerini… ve kustular kinlerini.
Yahudiler … Zannettiler ki karşılarındaki merhamet yüklü Müslümanlar nasılsa onları tekrar bağışlarlar ve onlarda hainliklerine devam ederler. Ama unuttular ki Müslüman aynı yerden iki kere ısırılmaz. Unuttular ki zalimler; aynısıyla muamele görecekler!…Ve o ahlakı en güzel olanın önderliğinde ve Allah’ın emriyle yola çıktılar… Tüm erkek Yahudileri katletmek, onları hem dünyada hem de ahirette zelil kılmak için!... Evlerini başlarına yıkmak, hatta bahçelerinin bir kısmını bozmak, eşlerini hizmetçiler kılmak için…
Beni Kaynuka Yahudileri… sağlam kaleleri, evleri ve bahçeleriyle övünen kibirli bir kavimdi… Önce İslam’a davet edildiler. Bunu şiddetle reddederek sağlam kalelerine sığındılar… Bir ay kuşatma altında bırakıldılar, Allah’ın emriyle gözlerinin önünde çok övünüp, kibre kapıldıkları muhteşem bahçelerinin bir kısmı bozuldu… Ve bir ay kuşatma altında savaştılar. Artık güçleri kalmamıştı… kendi kavimlerinden onları gözeteceklerine inandıkları eski bir Yahudi’yi hakem olarak talep ettiler… Sad Bin Muaz (ra)
Hendekte aldığı yaraya aldırmadan getirildi Sad (ra)… ve Yahudilerden hükmüne uymaları konusunda teyit aldı… Ve Rasul as. övgüsünü kazandığı, ilikleri donduran şu muazzam hükmünü dinledi herkes.. ve Yahudiler donakaldılar…
"Benim hükmüm odur ki, akil ve baliğ olan bütün erkeklerin boynu vurulsun! Kadınları, çocukları esir alınsın, malları da Müslümanlar arasında taksim edilsin!"
Hüküm Müslümanları sevince, Yahudileri ise hüzne boğdu. Ve ahlakı en güzel olan Muhammed (sav) : " Sen, onlar hakkında Allah-u Teala’nın yedi kat gökler üstünde, Levh-i mahfuzdaki hükmüne uygun hüküm verdin!" buyurarak takdirlerini bildirdiler.
Ve hüküm uygulandı…
Şimdi insanlar arasında en doğru sözlü olan, Allah’ın ayetleriyle tasdik ettiği “O kendinden konuşmaz” dediği Rasul (as)‘a mı şaşıyorsunuz? Azgınların, anlaşmalara uymayanların ve bir Müslüman hanımın iffetine el uzatanlara canlarıyla savaş açan Rasul (as)’a mı şaşıyorsunuz? Şaşıyorsunuz da hala bedenle cihad olmaz lakırtıları mı dolanıyor dillerinizde? Azgınların sonuna hükmeden ve hükmünde asla yanılmayan, adaleti sonsuz olan Alemlerin Rabbine mi muhalefet ediyorsunuz? Yoksa günümüz zulümleri hafif mi geliyor bize? Keşmir’de, Bosna’da, Irak’da, Afganistan’da, Çeçenistan’da ve Filistin’de?...
Devam edecek inş..