5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1535
Okunma
Her 13 şubat gecesi kirpiklerim ağrır, ertesine hiç uyanmak istemez gözlerim, o gün sabaha dek milyonlarca gülün dikeni batar tenime!.. avuçlarımda sayıklayan şafağı delice sıkmak istesem de ateşi hep içimi yakar.
Hâlbuki yüreğim hâlâ o eylül’ün çoşkun esiri, cesaretimse hiç büyüyemeyen kızılcık kelebeğidir...
Kurşun gibidir sokaklar o gün, her yerde o kalabalık ayaklar, mutlu kahkahalar, telaşlı heyecanlar, Leylâlı = Mecnun’lu bakışmalar…
Her teneffüs özlemi kahverengi bir pencere açar burnumun kırmızı deliklerine, havası aşk kokusu yâr...
Dilimi kilitler o pembe hava, bakar kör yüreğim, ne kendini dinlemek ister ne de etrafındaki olan bitenleri duymak, boşluğa zar atar gibi her hareketi nefretler...
Ellerim cebimde buz gibidir, kaşlarım; kıskanır tutuşan her eli, gözlerimdeki alaycı kibir perdelesese de zamanı, bulutuma hiç es vermez bu ince acı!..
Kapımın zili yoktur o gün sigaramın ise bayram günüdür, nefesim zifiri işkence, sanki bütün maviler küstür.
Ne bir telefon tesellisi avutur içimi, ne de eski bir kırıntı küller kalbimi...
o gün hep yeşil bakarım dünya’ya varsın ay dudaklarına kırmızı dağlar çizsin benim umutlarım o günde ölmez...
Yüreğimde sobelenen aşklara inat!.. bir pelikan hüznüyle gülümseyeceğim hayata yelken açtığım her anıyı, yaşarcasına unutarak…
Merhaba 14 Şubat.