2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1205
Okunma

Soğuk Ankara
…………………………………” bahtı kara bir yara ” .
Ateşli bir hastalıktan çıkmış yorgun bedenim ,deli otlar büyütüyor içimde ,
uzakları bir kirpit çöpü ateşine veriyorum , bir kirpit çöpünde yanışlarımı ,
ne zaman dinlendirsem yorgun kirpiklerim,hüzzam ezgi nağmesi çalıyor ,
yağmur ve hüzün cama vuruyor ,papağan gibi anlatıyor sonu bitimsiz filmi..
Ankaranın soğuk yağmurlarıda girince , donmalar yaşıyor can evim.
bir kadın … yüzünde ay , yüreğinde güneş ,
bir kadın … gözlerinde üzüm danesi yaş ,
bir kadın… delicek yağan yağmur altında ,
delicek sakladığı deli çıkını , iki kürek arasında ,
bulutları şimşek , sağanakları saklı ,
delicek ıslanıyor , hüzün ruhuna işliyor ,
sakladığı çıkını sevdasından olsa gerek , baktığı herşey ,
suyun yeşilimsi şifresine çözülüyor ,
öz suyun hortumluyor , siyaha çalıyor kırmızıları ,
Savaşıyor kadın …ateşte açan yağmur çiçeği .
kesiliyor bilekleri , yazamadıkları kadar suskunlukları
darağacına esir düşmüş şiirleri .
Ankara soğuk … yağmur çiçeği sessiz
erik çekirdeğin içinde sararmış ,
göğsünde büyüyen beyazların ezgisi .
Akıl zai olmuş akıla , güneşi açıtıyor bakışları ,
zaptı akın , zaptına yakın direniyor ,
elma ağacı , sevgi ağacına susuz ,
kurumasın kurtlanmasın meyvesi .
Sula , suya ihtiyacı var ,
sen gibi , ben gibi ,
gülün şeydası gibi ,
canın cananı gibi ,
can nefesi gibi ,
günahın şeytanla hesabı gibi ,
günahmı !
o sevdalar ülkesinde büyüyen bir esir
ben ise sonsuz serap,
geride kalanlar pişmemiş aşk .
gelipte gelemiyenler ise ,
Ankara karası bir yara ,
adı üstünde işte / üç nokta
…
Gülay GÖKTÜRK