10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1250
Okunma

Tabiat şartları ,benim dikkat etmem gereken önemli bir kıstasım ve vazgeçilmezimdir.
Zaman zaman çocukluğumu anımsar,yaz tatillerinde annemin köyü olan Erbaa’nın Endik pınar’ı gözlerimin önüne gelirdi.Çocukluğumun şekillendiği unutamadığım anılar yumağımdı sanki,o köy.Muhacir köyü…Selanik göçmeni…Yaşlılardan dinlediğim ve unutamadığım bir sürü anılar.Yaşlıların aklı fikri, hala terk ettikleri Balkan toprakları üzerindeydi…Dedemin bazen şakacı konuşmalarını, anımsadıkça; gülümserdim:
“A be o rum gızları yok mu,burnumda tüter!..”kendisi de kahkasını attıkça dişsiz ağzı açılırdı…
Endikpınar’ın etrafı,az altında Çerkez ,üstünde Gürcü ve tam karşısında da Kürt köyüyle çevriliydi.Aralarında da husumet olduğunu hiç duymamıştım.Yalnız beynimde kazınanlardan en büyük ve korkunç olanları, kendi köyümüzde olan cinayetlerdi.Köy halkı kıyasıya bir birini öldürüyordu. Genelde Kız kaçırma olayı ağırlıktaydı.Diğerleri de tavuk,kedi köpek yüzünden...
Şimdiki pazarcılığımla ilgili olanı ise; dayımın gece yatmadan önce hava raporunu dinlemesiydi .O zamanlar,henüz televizyon,telefon yoktu.Dünya ile irtibatı radyo sağlıyordu. Spiker,haberlerden sonra hava durumuna geçtiğinde pür dikkat kesilirdi.Tütün yaprağı kırma zamanlarında(okulumun tatili o zamanlara denk gelirdi.Ben ise Niksar’dan gelirdim) eğer hava,yağışlı değilse hoşuna gider, sevinirdi.Nasıl gitmesin ki;ertesi günü erkenden gece saat üç,dört gibi zifiri karanlıkta tarlaya gidilecek.Aynı gün kırılan(hasat),dizilen tütünler asılacak.Havanın,güneşli olması aranırdı.
Ben ise dayıma göre daha avantajlıydım,şimdi.Televizyonlar,üç beş günlük hava raporunu bildiriyorlardı nasıl olsa. Ama yine de bütün kanallara bakarım yatmadan ve sabah işe gitmeden önce. Yağmurlu mu,fırtınalı mı olacak dikkat etmem lazım. Yağmurun efil efil,fırtınasız yağması bizim hoşumuza gider. Hele de çise halinde yağması daha iyiydi, biz pazarcılar için.
Bazen eşimi tezgaha bırakır,okul önlerine şemsiye satmaya giderim.Şemsiye satarken de çin malı olanlarını almamaya dikkat ederim.Zira müşteri birkaç kez açıp kapatır, denemesini yapar;bozuk olan hemen belli olur;o da benim karın hepsini alıp götürür.Onun için biraz daha kalitelilerini satın almaya dikkat etmem gerekiyordu.
Yağmurun fırtınayla karışık yağması, pazarcıların korkulu rüyası adeta.Hem müşteri,gelmez hem de bizim için zorlaşırdı tezgahın üzerindeki mala sahip çıkmamız.Ne kadar korumaya çalışsak da malımız ıslanır.
Sabah,pazarlara girer girmez;pazarcılar,birbirlerine günaydın yerine geçen:
“ Bugün havada yağış var mı,fırtına kopacak mı? “ meteorolojik sözleri olur…
Yanıtların gelmesi gecikmez:
- Yağış yok!..
- Akşam üzeri sağanak halinde olacakmış!
- Dikmen tarafında yağmur var ama Batıkent, parçalı bulutlu!
Dizi filimler, benim neyime!..
Ben, önce hava durumunu dinlemek, izlemek zorundayım…Ekmek,aslanın ağzından bağırsaklarına inmiş…Tehlike,her tarafımı sarmış!.. Onlar, neler mi?
1- En yakın dostun dediğin pazarcı arkadaşın bile senin rekabetçindir.Seni yok etmek,piyasadan silmek için sinsice kuyunu kazar…
2- Toptancı bile elindeki tampon malı satmak için seni avlamaya çalışır.Kendisi,hiçbir zaman pazarın yüzünü görmediği halde sana pazarın kurallarını önüne dayatır:“Bu mal,en çok satılandır. Yok satıyor, bu.” İşte o zaman anlarsın ki; o mal elinde patlamış…
3- Tabiat şartları;pazarcının hem dostu hem de düşmanıdır.
4- Müşteri bile “adi pazarcı” gözüyle bakmaktadır,pazarcıya.Her zaman “nasıl çarparım bu kerizleri “diye düşünmektedir.
Velhasıl pazarcıysan uyanık olacaksın arkadaş!..Uyanık.Yoksa yandın çıra gibi!..Hem de ne yanma;geri de kalanlar(pazarcılar) bayram yapacaklardır,bir keriz daha pazarlardan silindi diye...
DEVAM EDECEK.