Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
erolabi
erolabi

Yayla

Yorum

Yayla

6

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

953

Okunma

Yayla

Yayla


Sabahı güneşinin ilk ışıklarının taşıdığı sıcaklığın tesiriyle üzerimizdeki ağırlığı altında ezilememek için ayaklarımızla iter yere atardık mitil yorganı uyku ile uyanıklık arasındaki o keyfine doyum olmaz zamanda.

Ve kapıların eşiklerinden sızan güneş ışığıyla beraber ahırlardan sökün edilen hayvanların neşe dolu bağırışlarıyla o günün ne kadar güzel , güneşli ve berrak bir hava olacağını anlardık.

Oysa güneş bir çok gün öğlene kadar ısıttığı yeryüzünden ,öğlen ile ikindi arasında sulh içinde yerini her yanı kaplayan sis’e ve onun omuzlarında taşıdığı soğuklara bırakır kaybolurdu sessizce.

Erken kalkmak daha çok yaşamak,o günü daha çok içimize çekmek ve çok daha fazla oyun demekti bizim için çocukluk yıllarımızda gittiğimiz karadeniz’in koca kafalı kayalarla süslenmiş dağlarında kurulan yaylalarda.


Taş duvarlarla çevrili odamızın içerisindeki ateşlikte bütün bedeni siyah is kaplı çay demlikten bardağımıza dökülen enfes kokulu kaya kekiği çayının dumanı burnumuzun deliklerinden ta ciğerlerimize kadar sonra bütün vücudumuzu saran sihirli yayla havasını dökerdi ruhumuza.

Sabah kahvaltısı kaymak,peynir.bal,tereyağı ve lor (minci) ile ateşliğin başında kahvaltı esnasında yapılan sac ekmeğinden müteşekkildi.
Sac ekmeği elimiz yanmasın diye havaya ata ata böler ,arasına tereyağı ve biraz lor koyar,üfleye üfleye ve ağzımız yanarak yerdik.

Sabah güneşini bizi oyuna hazır görünce sevindiğini zannederdik. Ellerimizde çelik çomak (met) ve azık torbamızla o gün hayvanlarımızı otlatacağımız çiöenliğe doğru ağır yürüyüşlerle yol alırdık.
Biz hareket etmeden otlağa götüreceğimiz hayvanlarımız sanki daha önceden kararlaştırmışız ve sözleşmişiz gibi gideceğimiz yere doğru hareeket etmiş hatta yolu yarılamış olurlardı.
Onlar yeşil otların ve envai çeşit çiçekleri afiyetle midelerine indirirken biz nir araya toplanır oyunlar oynar,yorulduğumuz zaman hikayeler anlatırdık birbirimize.
Bir ara kalkıp hayvanlarımızın uzaklaşıp uzaklaşmadığını kontrol eder, ellerimizde üzeri daha önceden yapışmış, çıkardığımız çam sakızlarının reçineleri duran çakılarımızı elimize alır çamlığa dalar bir saat kadar çam sakızı toplardık.

Akşam üstü karını doyan hayvanlarımız otlanmayı bırakır, oyun oynamaya başladığında biz de yavaş yavaş hazırlanırdık.
Süt sağılan inekler daha tedirgin,daha huysuz olurdu. Zira yedikleri yayla çiçeklerinden ve taze otlardan süzdürdükleri bembeyaz ve lezzet kokan süt memelerini şişirip rahatsız olmalarına sebep olurdu.
Gitme zamanı yaklaşınca bütün çoban çocuklar bir araya toplanır kafa kafaya verir akşama neler yapacağımıza karar verirdik.
Haftanın belli zamanlarında sözleştiğimiz gibi yayladan bir komşumuzun veya bizden birisine ait hayvanı otlaklardan birinde bir kayaya bağlar,yanına daha önceden hazırladığımız urbalardan korkuluk yapar,bir de ateş yakıp yaylanın yolunu tutardık.

Yaylaya gelince hayvanlar arkadaşlarından ayrılır her biri kendi ahırının yolunu tutar,ahıra girince de kendine ait olan yerde dururlardı. Hane sahipleri kendilerne ait veya yaylaya gelirken emanet aldıkları bu hayvanları sayar,yerlerine bağlar ve süt sağöaya hazırlanırdı.
O zaman farkedilirdi bizim yaylanın emniyetli yerinde bağladığımız ineğin ahırda olmadığı.
Bir telaş ve koşuşturma başlar,evden eve haykıraıp haber verilirdi yitik bir hayvan olduğu. Biz de yaylanın delikanlıları olarak hayvanını kaybeden eve gider nelerde olabileceğini ve aramak için guruplar kurarak hangi yöne hangi gurubun gideceğini kararlaştırıdık.
Bira kaç gurup olan yaylanın delikanlıları ve genç kızları ellerimizde fenerlerle yola çıkardık.
her gurupta ili genç kız ve iki delikanlı olur,tesadüfen de yayla aşıkları sevdikleriyle aynı guruba düşerdi.
Sevdalar yan yana baş başa ellerinde fenerlerle tekrar ayrılır , saatler sonra buluşma yerinde olacak şekilde, birbirmizden fazla uzaklaşmadan,seslendiğimizde duyabileceğimiz mesafe kadar kaybolurduk karanlıkta.
Saatlerce sevdiğimizle baş başa oturur hasret giderdikten sonra gece yarısı olmadan yaylacıların kayıp olduğuna inandıkları hayvanın bağlı olduğu yere hareket ederdik.
Biz gittiğimizde bağlı hayvan yerde yatmış olur,fenerleimizin ışığını görünce sevinçten bağırmaya başlar,biz de ona adıyla seslenerek güvende olduğunu hissettirirdik.
Yaylaya döndüğümüzde etrafımızı çeviren insanlar bizi bir kahraman gibi karşılar, hayvan sahibi sabah bizi kahvaltıya davet ederdi.
Ellerimize keçi kılından çoraplar koyar,çam akızı veya katık da hediye ederlerdi.
yaylaya gitmediğim bir sene arkadaşlarım aynı şekilde bir ineği yaylanın yakın otlaklarından birinde bağlamışlar,sonra ekipler kurup aramaya koyulmuşlar.

Saatler sonra ineği bağladıkları yere gittiğinde hayvanın yabanilerce parçalanmış olduğunu görünce, yabaninin yakınlarda olabileceği endişesiyle korkup koşarak yaylaya gitmişler.
O sene aralarında para toplayıp ineğin sahibinin zararını karşılamışlar.




Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yayla Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yayla yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yayla yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
13.12.2010 19:32:00
Zihnimde bahar doğdu şu kış mevsiminde...

teşekkürler efendim ....
ferromuratti
ferromuratti, @ferromuratti
13.12.2010 11:11:09
bu iş gününün stresli saatlerinde, dinlendirdiğin için teşekkür ederim abi. Seni dinlemek güzel, yanımızda konuşuyorsunda sanki seni dinliyoruz. yüreğin dert görmesin.
saygımla, elerinden öperim.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
12.12.2010 21:21:42
çok güzel bir birliktelik sevdalılar ne kadar güzellikler yaratmış yaşamışlar.....şimdide varmıdırki.....nerede.... o güzellikler.kutluyorum saygılar
nasya
nasya, @nasya
12.12.2010 18:50:41
10 puan verdi
Yaylalarımızı ne güzel anlatmışsınız.

Yüreğinize sağlık.

Bir HEMŞİNLİ olarak beğeniyle okudum.

Saygılar.
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
12.12.2010 18:27:18
10 puan verdi
Kardeşim yaylaya gittik geldik.

Çatma türkü eşliğinde horon oynanmaz mı?

Palevit'e çıkarken Paylaş cafede muhlama yeriz biz.
Çovenoğ diye bildik orayı. Yanılmıyoruz inşallah.

Ne fark eder ki; doğa aynı, doku aynı.
Binlerce nefis kokan çiçek aynı.

Harika bir yazı okuduk. Anlatım büyülüydü sanki.

Tebrikler.

Selamlar ve sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
12.12.2010 17:05:32
Betimlemeleriniz o kadar güzeldi ki gözümde her bir ayrıntıyı tek tek canlandırdım. Tek kelimeyle muhteşemdi. Edebiyatınızı konuşturmuşsunuz. Kutluyorum. Saygı ve selamlarımla tabi bir de tam puanımla .. Sağlıcakla kalın...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL