4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
612
Okunma

İki gün önce televizyonlarda, bir Üniversitemiz de meydana gelen ve yankıları hâlâ devam eden ’Kollektif Yumurta Şenliğini’ seyrederken aklıma bir Askerlik anım geldi. Sizlerle paylaşmak istedim.
90’lı yılların başlarıydı. Birliğimiz terörle mücadele kapsamında Şırnak’a intikal etmişti. Ve Gabar dağları bölgesi, birliğimizin sorumluluğuna verilmişti.
Operasyonlar başlamıştı.
Yine bir gün, operasyona çıkılmıştı. Birliğimiz üç gündür arazide idi. O gün operasyon bitecek ve konuşlandığımız köye dönecektik ki, üst birlik komutanlığın’dan; … Köyün de teröristlerin olduğu, derhal o bölgeye intikal edilerek Köyün aranması talimatı verildi.
Akşamüzeriydi, gerekli hazırlıklar yapıldı, havanın kararması beklendi. Hava iyice karardıktan sonra, söylenen köye yaya olarak hareket edildi.
Bütün gece, kâh durup etrafı dinleyerek, kâh emniyet tedbirimizi alıp dinlenerek ve kâh sessizce yürüyerek istenilen köyün civarına vardık. Köyün etrafında gerekli tedbirler alındı ve sabah tanyerinin ağarması beklendi.
Hava aydınlanırken, komutanımızın emriyle, Köye girildi ve arama başlatıldı. Birkaç saat geçmişti ancak, köyde aranılan kişiler bulanamamıştı. Tim komutanlarından Köyün temiz olduğu raporu geldi.
Komutan, telsizle, Köyde bir timin kalmasını diğerlerinin köy dışına çıkarak gerekli emniyet tedbirlerini almasını söyledi. Ve köyde kalacak tim komutanına da, Köy Muhtarını alarak ceviz ağacının altına gelmesi, talimatını verdi.
Bir müddet sonra tim, beraberinde Muhtar’la birlikte komutanın yanına geldiler.
Komutan, Muhtarı yanına çağırdı ve;
-Gel bakalım Muhtar,nasılsın?
-Sağ olasın komutanım.
-Bir sıkıntınız var mı Muhtar?
-Yohdur komutanım, Devletimizin varlığına, senin sağlığına duacıyız.
Bizim komutan iyi anlaşılsın diye bazı kelimeleri vurgulayarak konuşurdu.
-Ya Muhtar! Köyüne ziyarete geldik, bir ayranını mayramını içelim artık.
-Başım gözüm üste komutanım.
Gençlerden bir delikanlı bir koşu muhtarın evinden ayranları getirdi.
Bir taraftan sohbet edilirken bir taraftan da ayranlar içildi.
-Muhtar! Köyünüze teröristler meröristler gelir mi?
-Yoh komutanım.
-Köyün çobanları mobanları gezip dolaşırken terörist merörist gördüler mi?
-Yoh komutanım görmemişler.
Sohbet böyle devam ederken ayran, komutanı sıkıştırmış olacak ki, birden ayağa kalktı ve Muhtara;
-Muhtar! Köyde, helâ melâ var mı? diye sordu
Muhtar;
-He komutanım vardır. Helâ caminin yanındadır. Muhtar biraz durdu, yutkundu ve sonra, Melâ…. Melâ…. Melâ iki gündür Köyde yoktur. Cizere’ye gitmiştir komutanım. Dedi
Komutan, etrafında emniyet tedbiri alınmış olan helâ’ya doğru giderken, aklından;
’Ulan, bu Melâ bizim aradığımız adam olmalı’ diye düşünüyordu.
Etrafı Güvenlik Güçleri tarafından çevrilmiş bir Üniversitede, kürsüye bir koruma ordusu eşliğinde yaklaşan ve yağan yağmurdan(!) korunmak için, şemsiye altına sığınmış olan konuşmacının aklına neler geldiğini bulmaya çalıştım.
Acaba helâ’ya gidip paklanmayı mı düşünüyordu?
Yoksa; Melâ’yı da memnun edecek bir Anayasa değişikliğini mi?
BEKİR GÜÇLÜER