Bunca kırıklık..bunca dağınık dökülmüşlük nasıl toplanır düzelir bilmiyorum..çok zaman geçti de üstümden..Kalemin defterim okunmaz kitaplarımla metruk bir şişhanenin önünde bayat simitleriyle kalbimin ekmek derdindeyim ..diyeceğim de aynı yetimhanenin öksüzlüğünün cep yaptığı paçavralar çıkacak ortaya…
Cesaretimi günaha kalbettirip korktum utandım diyeceğim, o dahi sır isteyecek…
Hiç bir şey yok gibi davransam belimdeki silaha..yani belimin durup dururken giren ağrısının kabzasına,gölgeden bir tebellaş ürküp ses çıkaracak..çok gürültü olur belki farz öncesi…
Rahatsız ederim belki sakinlerini avlunun…Güvercinler havalanır…Ehl-i kuburun ibretlik levhaları ters döner..ne bileyim aklımın kavrayamayacağı şeyler olur belki…
Belki de yağmur yağar biraz..tanıdık bir ürpertiyle üşürüm..Gelirim gittiğim yere mi..Gelirim mi ki…
Çok mu öteye düştü şu pare pare top mermileri..Seherdir bir dem bulamaz mıyım gamlılığa..derin nefesleri dinlendirecek bir barla sabahı almaz mı beni..Uzak bir iş yakın bir dua ile ceziret’ül arab da bir fasıla girişir mi say ile ömrümün elde avuçta olanına…
Bir boş ver demek isterdim şu hamam misal kubbenin altında boş ver deyip tası tarağı bırakıp akseden sedanın kulaklarımı tıkadığı kadar boş ver..Belki de artık o boş verleri boş vermeleri boş vermemin davasını açmışlardır…
Belki de bir duanın kundağına sarılmak kadar çocuklaşmaktır bir şeylerin sondan ilk adımları…
Belki bu yürümenin kordon boyu boylusu vardır..Her direğin üzerinde hatıralarımın meşahirleri..isimleri ayyuka çıkmış sevgililerin güneşin güleç yüzünden solmuş resimleri kavruluyordur kurak Anadolu günlüğünde…
Unutulur zamanla mekansızların da olasılıklarını kemiren diretmeleri…Beklide beni hiç ilgilendirmeyen şeylerle mi ilgilenmeliyim..veya ilgilendiğimi düşündüğüm ilgisizliklerimin intikamı mıdır bu ilgimi buruşturup ayakkabımın içine sokan eller…
Ben soracağım ihtimalin bütün muhtemel körlerini bir yere toplayıp..imkansızlıktan bir sefilliği saçlarından sürüyeceğim ve hikmetin göz bebeğinde gözlerimin gerçeğini göreceğim mi…
Çok mu zorluyorum sence baba..şu karip aynanın kurbunda bir cilve-i namütenahi cilvegardır..Şu leş yiyici hevanın hicabı arkasında önünün kesif aynası dahil bir nur cemal bilemedin bir celal mi vardır..hem cemalin celali hem celalin cemali mi bütün renkleri havi pırıldar …
Sana hasret desem ne dersin ey muvazzaf ihtiyar..Gurbet desem sazın telleri arasında bir nazdan bir hansa mı heykelleşir nefrinin önünde…Veya benim bir külaha koyup panayırda ikiye ayırdığım ve bir yanını horasanda düğüne çağırdığım kimsesiz bir masal mı başlar uykulu uykulu…
Veyahut bedbinlikle maruf bir şiir mi çizerim güngörmüşlüğüne anlamsız anlamsız…Sende rahlenin önünde toprak olmuş ellerini semaya kaldırıp,ecirnalarda arza indirip hidayet mi dilenirsin bana…
Belki asıl ayrılık var olanların seni yokluğa ayırdığıdır..Belki meşk o firakın narından çıkan har ile kavuştuğundur mu dersin………………………………..

m.safitürk