(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Değerli Gök-Türkmen beyefendi... Sizin gayretiniz benim çalışmalarımla eminim ferasetim belli bir merhale bir cihete doğru ilerleyecek. Her halükarda bu sizin sayenizde bir ilerleme olacak. gerileme olmayacağı kesin. Padişahların isimlerini yazarken mübalağa yapmışsınız..Valla ben İkici Mehmet derim..Üçüncü Selim..veya Vahdettin... Zaten birer Halife olmadıklarına inanıyorum. Ve İnancımın iskeletinde "kardeş katlinin " her ne olursa olsun "ADİL" bir muhakemede sorgulanacağı ve neticeleneği mevcuttur. Ben anlayamıyorum..farkındayım sorun bende,İzmir Suikastının sonucunda suçsuz insanların , sırf Cumhuriyet Halk Fırkasına Atatürk'ün arzusu ve telkinleriyle muhalefet olmaları sebebiyle karıştırılmış olmalarıdır. Ve bu olayın sizin deyiminizle Saltanatçı veya Batıcı Emperyalizmle alakası nerede ? Bu bir devrim psikolojisi ile açıklanamaz. Burada bir gizli tarih açıklaması değil alenen vuku bulan, herkesin bildiği olayları hatırlatma maksadıyla notlarımdan çıkarıp yazıyorum. Ortada gizli bir olay yok..Ancak şunu da belirtmeliyim ki beni bilinçlendirme gayretinizi takdirle karşılıyorum. Şimdi biraz bilinçlendim mi bakalım....
Orda bir köy var uzakta diye bir şarkı vardı bizim zamanımızda... O köye Cumhuriyet kuvvetleri gitmese de görmese deo köy onlarındır..Eğer o köyden biri çıkar " ben de ademoğluyum...ben de var'ım" işte o dış güçlerin adamıdır.Haindir ve Ülkemizin ilerlemesine balta vurmaktadır. Ben inancımın gereklerini yerine getirmek istiyorum.. derse..o da İran veya Sudan ile dirsek teması yapmaktadır. Kocası Kato dağında şehid olan kadını,kocasının törenine başörtülü olduğu gerekçesiyle almayan zihniyet yurrtsever.. Beyefendi Atatürk'e suikast ithamıyla yargılananlar Atatürk'ün silah arkadaşları ve O'nun yeni siyasi parti için teşvik ettiği insanlar değil mi? Yavaş olacak ama bilinçleniyorum galiba..
Polemik hızla lümpenleşiyor ve gereksizleşiyor, siz haklısnız, olan biten olaylar yine o bahsettiğiniz köylerde yaşayan birey ya da grupların bağımısz bilinçleriye kurucu felsefeye duydukları demokratik ve kültürel tepkilerini yansıtıyordur(!)
Ben etnik, dinsel ya da mezhepsel gizli tarihler yazarak emperyal tarih tezleri ile bunca ötüşüp, sonra da resmi ve kurucu tarihe de "statüko" filan diye aşağılalamalar gönderenlerin, Doğu ya da Batı emperyalizmnin pençesine, o çok dillerine pelesenk ettikleri demokrasi ya da özgürlükler gelecek diye düşenlerin haline bakmalarını öenrerek bırakacağım.
Asla onlara benzemeyeceğim,emperyal projeksiyon planlarla; iktisadi, kültürel ve politik olarak niye bunca örtüştüğüm veya örtüşmediğim konusunu da hep bireyselden ulusla bakarak, bu vaziyeti sorgulamaya devam edeceğim.
Asla böylelere ve bunlara benzemeyeceğim. "Ne mutlu Türküm diyene", "Türk demek Türkçe demektir" ve Atatürk'ün tanımıyla "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halka Türk denir." diyerekte bu gereksz polemiği burada ve izninizle bırakacağım
Değerli Türkmen... Anlaşılamadığımı anlamış bulunmaktayız.Bu benim kusurum olsa gerek diye düşünüyorum.Emperyalizmin bir millet için doğulusu batılısı olmadığı kanaatindeyim. Ancak memleketin içerisinde cereyan eden siyasi çekişmelerin ülkeye ne kadar zarar verdiğini anlamak açısından İzmir Suikastı mühim bir vakıadır. Ve Faşist anlayışın,idraki galibiyeti ile neticelenmiş görünse de ,bu günden geçmişe baktığımızda asıl galibin millet olduğunu anlamak zor değildir. Terakiperver Cuhmuriyet Fırkasınına karşı tertip edilen şeytani planların neticesinde Partinin kapatılması,ülkemizi çok partili sisteme geçişindeki zorlukları ve direnci göstermesi bakımından önem arzetmektedir.takriri Sükun Yasasının meleketin basınını katlettiği hakikati,tek partili faşist anlayışın egemenliğinin savaşa girmemiş ülkeyi aç ve muhtaç bıraktığı hakikati emperyalizmin kendisi değil midir? İzmir Suikastı bir vakıadır.. Derin devlet yapılanmasının o zamanki mühüm icraatlarından biridir. Mustafa Kemal'in çok partili hayata geçiş arzusunda olması, bu konudaki heyecan ve gayreti, iktidarı ellerinde ölü bir güvercin gibi tutanların endişeleri neticesinde ertelenmiştir. Zira ölü sanılan güvercin Serbest Fırkanın kurulması ile canlanmış,irade-i milliyede teveccüh ve takdire şayan olmuştur. Bu zamanlarda vuku bulan İzmir hadiseleri yakın tarihimizin önemli olaylarıdır. Serbest Fırkanın Atatürk tarafından vazifelendirilen Fethi Okyar'ı engellemek için cinayet işleyecek kadar ileri gittiğine şahid olmuştur milletimiz.İzmir istiklal mahkemesi tarafından ne hazindir ki,eski Başbakanlardan Rauf Orbay'a on yıl sürgün veriliyor...O sırada Yurt dışında olduğunda hariciye Vekaleti tarafından yapılan davete icabet etmeyip on yıl yurt dışında sürgün hayatı yaşıyor. memlekete döndükten sonra bizzat tatürk'ün tavsiye ve teşviği ile mebus oluyor. Ve Londra'da 2. Cihan harbinde Ülkemizi temsil ediyor. 1930 da paris büyükelçisi Ali Fethi Okyar'a Serbest Fırka'yı kurması için teklif ve destekte bulunuyor.
Uzattım,sıkıcı oldum .. Ben de size saygı ve muhabbetlerimi sunar, Hayırlı işlerinizde başarılar dilerim.
Mühimi, ehemi farkı var aslında düşünme dizgemiz arasında, devrim şarrlarını, emperyalizme savaş vermiş ülke kurucularının olayları zati veya kendi grupsallıkları menfaatine algılama biçimleriyle çözen size karşı, ben bunu göz ardı etmeden açıklamaya çabaladım. Sizce İzmir Suikastı, Mustafa Sagir olgusu, Dersim ve Şeyh sait ayaklanmaları bağımsız, emperyalizmle ilintilendirilmeyecek olaylardır(!)
Bu yazptıklarınızda sizce Atatükr'ün ve cumhuriyetin gizli tarihini açıklamaktadır, yani sizce...
Ben de diyorum ki, bunlar yani hal-i hazirun başımıza musallat olmuş olan gerici ve etnik kalkışma hep piyondu, büyük güçlere payandaydı, doğası gereği hep payandaydı, teşneydi büyük güçlere ve onların Gizli Tarihlerinde bunları görebiliyoruz.
Gelelim sizin kafanızı feci halde karıştırmış bulunan paşalar veya milli mücadele lider kadrosu arasındaki kavgaya...
Saltanatçılar ve cumhuriyetçiler görüntülü bu vak'a, öz olarak ise; Padişahımız ve Halife-i ruyi Zemin efendimizle, bence ona ihtiram ve saygı bağlamıyla hoşgörüsel ve abartılı olarak bakanların öngörüsüyle yani, kavramların arasındaki farkı sıfırlıyordu. Bilirsiniz hani meşhur sözdür, hoşgörüyü körlükle görenler, ihaneti de farkında olmadan hoşgörmeye kadar gidebiliyor derler, o mesel-i darbilik gibi anlayın, lütfen.
Değerli Erol bey, Halife-i Ruyi Zemin ve Sultan- Şahane-i hitamiyei olan Vahideddin Hz.leri(!)nin yurt dışına çıktıktan, öldüğü vakte kadar ki eylemlerini ,(Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı, yeniden başa geçmek uğruna) neler yapabildiğini, çok sevdiğiniz tarih türü olan Gizli tarihçiliğin tümleyeni diyebileceğimiz, emperyal devlet arşivleri ve açıklanan belgelerle öğrene bilirsiniz.
Dediğimiz gibi süreçtir, Lozan'da, Sevr'de süreçtedir ve bitmemiştir. Hiç de öyle bitecek filan düşünmüyoruz... Devam etmektedir. Fark Düvvel-i muazzamanın emperyalizm şeklinde anlaşılması ve tarihe etnik, dinci-gerici veyahut, mezhepsel bakmakla öngörülebilmektedir sadece.
Aslolan ulusal,sınıfasal bir cumhuriyetin "Bilakaydüşart istiklal-i tam"lık kavgasın her şartta ı verebilmekte yatmaktadır, biz buna songörmede de kalmaksızın, tam görebilme feraseti (sağgörüsü) diyebiliyoruz.
Bu satırlarla, bilginiz ve bilinciniz artsın dileğiyle; bunun doğal sonucu beklentili olan, bir nevi tamgörü ölçeri ferasetinizin artmasını niyaz ediyorum.
Ben başıma o kaktığınız çok emperyalizm söylemiyle, genel Batı emperyalizmi ve Doğu emperyalizmini hiç biribirinden ayırarak yazmadım ki değerli Erol Bey...
Sonra, buna hep neden oryantizmi görüyorsunuz da, Doğu ve gerici oksidentik emperyal olanını kabul etmiyorsunuz diye de çıkışarak çok kez itirazi katkılar yazdım.
Ben hoca filan değilim, serbest meslek der gibi, serbest entelektüel/aydınım diyebilirim :).. Size de sınıfsal veya sosyal statü nedenleriye bir göndermede bulunmadığımı iyi biliyorum. Entelektüel yazışmalarda genel kabul olduğu zannıyla, eşit ve denklik vardır.
Böyle anlaşılmışsam özür de dilerim. Düşünce ve fikri yapı doğrusalı eğitim gibidir, değişimi insani ve bütünsel ömür içinde bir süreç şeklinde gerçekleşir.
Size, statünüze, orijininize, fikrinize hep saygı, esenlikle...
Göktürkmen tarafından 11/23/2010 12:07:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ezber bozan yazınız için şükranlarımı kabul buyurun lütfen.Bence en önemli eksiğiniz kaynak belirtmemenizdi.Gerçi yorumunuzda buna da açıklık getirmişsiniz. Bu arada bazı arkadaşlarımızın hala Hamza Eroğlu,Ahmet Mumcu yada Emin Oktay'ın bakış açısından kurtulamayıp(Biz tarihçiler buna "Resmi tarih" diyoruz)hemen itiraz etmesini artık kabullenmek istemiyorum.Evet "Gizli Tarih-Saklanan Tarih"vardır.Hemde her dönemde vardır bu üstünü örtmeler. evet inanmadım çoğu zaman bana öğretilen tarihe ve malesef dudaklarımı kemirerek anlattım inanmadığım tarihi.Var mı itirazı olan?Buyursun gelsin meydana(tek şartım var:Kahve ağzından uzak olmak ve belgeli konuşmak) Emeklerinize sağlık ...
Biz, Gizli Tarihleri hiç bir vakit yadsımadık, sadece bu tarihçilik türüne dinasti/sülale ve üst genel anlamıyla emperyal devlet veya gizli ve baskın (sömügen anlayın) ırklar ve ulusların tümelinde bir Gizli Tarihçilikle bakalım önerdik.
Değerli Selami bey.. Amacım herkesin bildiği Cumhuriyet Tarihinden bir sayfa aktarmak..Ki İzmir Suikastı tarih okumaya azcık meraklı her vatandaşımızın ilgisini çeken bir konudur.. yapılanlar ortada.. yapanlar ortada.. mahkemelerde neler konuşulduğu bile var.. anlamadığım bazı arkadaşlarımızın tavrı.. gocunmak yok.. olmuş işte.. nereye gitsen.. olmuşşş. Sağolun..
Değerli Göktükmen, Yorumunuza teşekkür ederim öncelikle.. Valla aslında monotonlaşmıştı bu havali ,sayenizde canlılık geldi.. Ua işte böyle olucak biraz,eleştirilecek ki ,biz de ne doğru yaptık ne yanlış yaptık bilelim.Ki bi daha yapmayalım. Fekat ..e harfini özellikle kullanıyorum..hani siz "mikserci-deyip sonra hemence -krıştırıcı-diyerek öz Türkçeye dönmüşünüz ya,hani atalarımızın Ergenekon dağlarında at eti pişrirkene erittiği Ergenekon dağlarından ..hah işte ordan getirdiği öz Türkçeylen demişiniz ya(T harfini de büyük yaptım)...ben de size jest -özrtürkçede cest- yaptım.Sizi haklı çıkarmak bab'ından. Bir kere o dediğiniz kitapları okumadım. Bunları başka kaynaklardan okumuştum. Okuduğum ilginç kitapları-bilhassa tarihi-felsefi- not tutma gibi bir tarzım var.Oradan kalanları yazdım.Evet notlarımdan faydalandım.
Bu yazıda Atatürk'ü ,Cumhuriyeti hedef alan ne var anlamadım? Kaldı ki daha DERSİM de katledilen Kürtlerden-,Rize-Güneysu'da katledilen Türklerden -Kayseride-Maraşta- memleketin her bölgesinde sığır keser gibi kesilip atılan binlerce masum insandan daha bahsedemedik.. Valla söylediğiniz bazı mesajları-Türkçe Ulak mı?- anlayamadım.. İslamcı felan kapitalist,emperyalist..kelime dağarcığınız konusunda bir şey söyleyemem..gayet iyisiniz de ..Üst üste tatlı yemek gibi..sık yazmışınız biraz.. Valla kafam allak bullak oldu.. Uşak'tan bahsetmişsiniz..Ben Rizeliyim. Uşaktan da uşaklıktan da anlamam..Kaldı ki Uşaklılar bu memleket için canını verirler..Verdiler de zamanı geldiğinde. Ancaaaaakkk.
Bu memelektin dağlarında can verenler üzerinden siyaset yapıp,yumuşacık yerlerini lüküs otellerin salonlarında sergileyenlerin, menfaatlerine dokunuldu mu Türk bayrağını alıp eline,meydanlara çıkmasını anlayamıyorum.. Keşke bu cesur tavrınızı askerlerini mayınla öldüren komutanlara da gösterebilseydiniz ...ZAMANINDA.. Keşke bu tavırlarınızı masum köylülerimize insan dışkısı-Türkçesi malum- yediren komutanlara da gösterebilseydiniz.. Keşke bu tavrınızı, hakkarideki aç çocuklar,Nusaybindeki yetimler, Bismildeki okul yüzü görmeyen çocuklar içi de..ZAMANINDA TABİİ Kİ.
Haa ..bu arad belirteyim okuduğum kitap Atatürkçülerin el kitabıydı bi zamanlar.. Daha doğrusu Atatürkten geçinen salon devrimcilerinin,alkol vatanseverlerinin, Kotoloşların. Mezhep fela demişsiniz...Valla beni bi tanısanız , fikirlerimi bilseniz ..Sünni olduğumu tahmin etmişsinizdir umarım. Alevi -caferi arkadaşlarımla olan sevgim mezhepkerüstü.. ben Alevileri sevmem.. ben kürtleri sevmem.. benLazları sevmem.. Ben çerkesleri sevmam.. Dostum ben insan mı diye bakarım.. İnsanı insani değerlerle ölçerim.. neyse çay içmem lazım..Malüm tüketelim ki Rizeli olarak para kazanalım.. Bu arada eleştirinize çok teşekkür ederim. sağolun..Var olun.. Görüşelim yine..
erolabi tarafından 11/22/2010 9:22:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi tarafından 11/22/2010 9:24:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi tarafından 11/23/2010 10:46:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Erol bey, seviyeyi düşürmeden kısaca diyebiliyorum ki, sorun bilinç meselesidir. Yazdığınız, konu ile alakasız şeylerin bununla ilgisi; Rize'yi eyalet, sizi de başbakan yapmakla filan da çözümlenebilecek gibi görünmüyor, yani sorunuz bunlardan değildir.
Kuruluşun ve kurtuluşun bir bir şekli var. Sizin kuruluş ve kuruluş anlayışınızında, bunların bir türü ve maaalesef böyle anlaşılıyor, ama anlamadığım ve size yakıştıramadığım, bunu maskeleyerek yapıyor olmanız.
Dostum, devrimlerin türleri vardır. Devrimcilerin de... Böyle efelenerek yazmanızı dobralık adına kutlamak gerek, Ama Ergenekon ve askeri işe karıştırmanız ve bunca düşmanlığınız bakınca, söylediklerinizi de anlamak (aslında anlayamamak) haliye gerekiyor (!)
Bakın şimdi;
Ölmüş olandan diri çıkarmayı, mucizemsi ve kerametimsi tavrınızla siz muhtemel bulabilirsiniz. Ama gerek ve de gerçek; görüntü ve özün, gerekse tarih ve toplumbilim denilen disiplinler bunu doğrulamadıkça, yaptıklarınız kabul görmeyebilir.
Yani tarihi kaşımanız, ölmüş kişiler üzerinden karıştırmanız hain ve kahraman kavramlarını sıradan indirgeyebilir, acaba özellikle bunu mu yapmak istiyorsunuz?
Tarihsel olarak devrini tamamlayanla, yenisi kurulan geçişi esnasındaki farkı yukarıda devrim farkı anlayışımıza bağlayabilirim. Ama ben, karşı devrimcileri siz gibi çaysever muhafazakar bile olsalar, herşeyde müslümanın ileri gitmesi hatırına bari olsalar, devlet ve özgür ulus olmak adına ve üzerinde tekrar düşünmeyi denerdim.
Etnik kimliği, dinsel veya mezhepsel farklılıkları nedeniyle, kinleri dinleri olmuşları ise tanırım ve anlarım. Bu size yönelik bir suçlama değil...
Saltanatçılar ve Cumhuriyeçiler kavgası olan bahsettiğiniz tarihsel olaylar da saltanatçılıkda ısrarlı olanlar, o vakit kaybetmişlerdir. Atatürk'de saltanat ve hilafetetavassut etmeden veya tebelleş olmadan kısa süre yönettiği ülkde iyi belki de, sizce kötü bir şeyler yapıp, hakka yürümüştür.
Yani sonuçta sizin küçücük Eyalet-i Rize'den, onca başbakanlar, bakanlar çıkmış, bu ülkeyi yönetmiş ise, bu sizce de iyi olamalıdır.
Bunlar mateessüf ve maalesef Atatürk'ün adını emperyalistlerin emri ile ab ve abd buyruğunda adeta silmişlerdir.
Neden hala mutsuzsunuz? Kininiz dininiz olmasın lütfen diyerek sözlerime son veriyorum.
Üslubunuza çeki süzen vermez iseniz, sizinle gereksiz ve lümpen bir polamik yapmayı da düşünmüyorum. Bundan başka bir şartıımda yok, bunlara uyarsanız size Tarih ve Toplumbilim verilerle cereyan eden bu olgu ve olaylar hakkında bilgi vererek, tanımadığınız zıt kavramını fikri ve düşünce yapınıza kazandırmak gayretiyle, şahsınızdaki fikri çelişkileri görmenize neden omaktan mutlu olabilirim.
Şimdilik bu kadar, esenlik ve saygıyla değerli Erol bey...
"Yalan Söyleyen Tarih Utansın" kitapları yazararak işe başlayıp, bunu vecize edinenlerin, bir vakit sonra ülkenin tek hakim olduğu şimdiki zaman zihniyetinin, çarpıtma, yıkama ve yağlamacı bu eserini, objektif bulmadığımı belirterek, bunların kimi arkadaşlarca söylendiği gibi "Gizli Tarih" filan olmadığını, yukarıda da belirttiğim gibi, sadece Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığını körükleyen, mikserlik ya da Türkçe deyimiyle karıştırcılık olduğunu yinelemek isterim.
Parçalar bütünden , devrimler-karşı devrimcilerden ayrık olamaz önermesiyle; etnik, dinsel veya mezhep maskelerini kapitalist işadamı ve İslamcı tanımına eredirerek nihayetleyenlerin, belgelerle ve hepsinden önemlisi de, işin aslı olan emperyalizmin gizli tarihi ile/veya buna uşaklık edenlerin tarihine de bakmalarıyla daha açık anlaşılabileceğini öneririm.
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 11/22/2010 8:58:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hocam benim kusurumu büyütmeyin lütfen.Nitekim ben sizin de buyurduğunuz gibi Vilayet-i Rize'den,hatta bir kasabasının bir köyünden bu havaliye kaderin bir cilvesi neticesinde sevkedilmiş bir faniyim... Bir saltanatçı mıyım ? Hayır.. Bir karşı devrimci? Ajan-Provakatör-Kapitalist-? Hayır ! çay severim haklısınız..Hicvetmişsiniz..doğrusu hoş olmuş..Çayseverim ve yaş iken tıoplarım aynı zamanda... Benim bölgemde insanlar onunla geçinir. Bunun devrimlerle ne alakası var diyeceksiniz...Doğru. Siz çok üzerinde durdğunuz için izah edeyim dedim.. türkiye Cumhuriyeti kurtuluş savaşı değil..kuruluş anlaşmalarıyla tanzim edilmiş bir Anti-Kominist organizasyonudur ..tabi bence .. İstanbul işgalden kurtulmuş... İzmir işgalden kurtulmuş... Hocam sahi aklıma geldi..bizim orada ,o küçük ilçede bile KURTULUŞ şenlikleri kutlanır..Rus askerleri eski belediye binasının üzerine çıkar...siyah bir paçavra asarlar..Sonra Mehmetçik gelir..araya bir iki de sakallı,başörtülü tip serperler.. neyse bizmkiler (Türkler) eski belediye binasını fetheder..bir iki şehidimiz olur millet göz yaşları ile ağlaşır.. ben ilk mektebe giderken kaç bayram silah çekip havaya ateş edenler görmüştüm...Rus askeri diye öğrenci abilerimizi dövneye kalkanlar.. eski bir MHP 'li olan dedeme sordum...Burada bu kadar svaş olmuş ,fakat şehidlik nerde.. dedem güldü.. Oğul dedi..Ruslar giderken millet ağlıyodu...İlaç gitti..sigara gitti...tren yolu gitti diye. Kim savaşmış yok öyle bir şey. Anlaşma oldu,gittiler. kendi memleketlerinde isyan çıktı dedi. Demişti daha doğrusu.. kazım Karabekir sizce saltanatçı mıydı Hocam? Veya bu suikast neticesinde tutuklananların isimlerini Atatürk bilir miydi ? Hayır .. Hocam bakıp bakıp cevap yazıyorum..Kusura bakmayın.. Özgür ulus olmanın ehemniyetini bilirim.. Vahapzade'nin bir şiirinde okumuştum.Sorulduğunda ana sevgisi vatan sevgisinden üstündür derdik...sonra Ruslar geldi..ne ana kaldı ne baba..diye geç de olsa farkındalığını aanlatıyor.. Ergenekon demişken..illa da bir kandan olmasına gerek yok değil mi hocam.. Anlayış önemli..Aynı tarz aynı anlayışla memleketin her yerini o zaman da kan ile suladılar..hem de bu vatanın evlatlarının kanıyla.. Amerikancı anti-kominist gençlik yetiştirdiler,acilen hem de .Ruslar boğazları istşyor diye.. Ülkede kanlı suikastler devam etmedi mi yıllarca.. Bu milletin evladından bu memleketin nimetini çekip alanlar,bu memleketin külfetini yine vbu ülkenin masum evlatlarının üzerine yıktılar
Bu arad size MİKSERLİK ve Türkçesiyle hitap ederek seviyeyi koruduğunuz için ayrıca teşekkür ederim.. ben de seviyeyi korumak adına size daha dikkatli kelimelerle hitap edeceğim.. bir kere Türkmensiniz.. Benim için mühimdir. cahilliğimi bağışlayın Hocam.. engin düşünce ve bilgi birikiminizden faydalamnak çok isterim doğrusu.. saygımla..
Biz Mustafa Kemal’e değil suikast yapmak, onun için hayatını feda edebilecek kişileriz. Böyle bir töhmet altında yaşayamayız. On sene sürgün kararına itiraz ediyoruz. Reis: ,”Mademki töhmet altında yaşamak istemiyorsunuz, elimizden bir şey gelmez. Der ve kararı değiştirir. Ve 14 Temmuz 1926 yılında on üç arkadaşı ile birlikte Sivas Mebusu Halis Turgut ve İstanbul Mebusu İsmail Canbolat idam edilir. ---------------------------------------------------------- Okurken yüreğim burkuldu.
Gizli tarihi ifşa ediyorsun. Sürgün mü istersin idam?
Bilirim töhmet altında yaşayacak insan değilsiniz siz LAZ'lar.
Müthiş bir yazı olmuş. Tarih dersi aldık. Yalan söyleyen şu çılgın tarih utansın. Teşekkürler. Selamlar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Şiirin sahibi
Cevap Yaz