Siz o şehrin tanyeri ayazını bilmezsiniz.Kalkıp gitmek istediğinde ardına koyarsın herşeyi nasıl üşüyeceğini bilmeden.Vuslatı özlemişsen eğer,durduramazlar.O an biri gelip dese ki; "vazgeç o sevdadan" başka yöne kaçarsın hep.Siz bilmezsiniz o şehrin ayazını, vuslatı soğuk olur.Bastığında taş kaldırımına o içindeki karın ağrısı heyecanı ayaz vurur, donarsın.


Ben hep baharı hayal etmiştim.Hani bahar sevda mevsimiydi ya, masallarda öyle anlattılar.Birini sevebilirdin ya da yeniden denerdin hayatı.Bana ilkbaharı anlattılar.Çocuklar mutluydu.kır bayır sevdalılar.Tam sırasıydı işte! Aşık olabilirdin.

Bu İlkbahar...


Siz o şehri bilmezsiniz mevsim nedir tanımaz.Hangi yanına gitsen ayazdır üşürsün ölesiye.Ona sorarsanız ben anlatayım.O da bilmez ayazı, hemde o şehrin göbeğindeyken.Şimdi ben şehrinin ayazını düşünüp tirtir titrerken, o tertemiz açtığı sayfasının çocuksu rüyalarında sabahı beklemektedir.Eminim...


Yörüngesinde döner gibiyim.Kalkıp başka bir diyar bulsam diye düşünüyorum bazen.Buralarda ayaz kesti.Bilsemki gecelerin takvimdeki gibi kısa ve uykuların huzurlu olacağını üşenmez giderim.



Bu gece bir hayal kuruyorum,sen yoksun.Güneşin kavurduğu bir tanyerinde herşeye yeniden başlanmış.Kemiklerime işleyen sıcaklıkla o eski ayaz mevsimlerden uzak, eski teras hallerimi yaşamak için, çocuksu sevincimi yüzüme yayarak koşuyorum... Ufka doğru bir nokta gibi kaybolurken biten bir filmin buruk sevinci yüreklere oturuyor.Yaşanıp geçenler ve yaşlandırıp gidenler torunlara anlatılacak ilkbahar masalı oluyor.


Yeni bir sevdayı koyup yüreğime
kırda bayırda umarsız aşk şarkıları eşliğinde
ben o mevsimi düşlüyorum



İkinci baharı erken yakalamak dileğiyle...



İkrime Çayli