2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
670
Okunma
O kış günü Olimposu anlatıyordu aşk .
Yalnız çıkılmış bir tatilin karanlık otobüs yolculuğuydu ilk başta . Ankara otogarının en soğuk geceseydi o gün . Kup kuru ayaz da donma pahasına molaya kadar içilecek son sigaranın dumanını ciğerlerimde hissetmeye başlarken farkettim ellerimin çatladığını . İçim içim titrerken aklımda sadece gidişin bomboş bir akılla dönmeseydi . Otobüsün kapısından çıkan muavinin narasıydı son duyduğum ses ’’ Haydi Dışarda Yolcu Kalmasın ’’ .
Çok hevesli oturduğum cam kenarının tadını yarıda bırakacak iç sıkıcı birisi yoktu yanımda . Üstelik yayıla da bilirdim . Aslında dışarda görülesi bir şey de yoktu ki göremiyordum camların donmuşluğundan . İsmini hatırlamadığım bir kitabı açmış Brezilyalı bir fahişenin Fransa sokaklarındaki yaşama azmini okurken . Aklımda sadece geride bırakmışlık vardı . Ne okuduğumdan bir şey anlıyordum ne de ardımdakini unatabiliyordum zaten otobüste uyumakten nefret eden bana düşünmeken başka çare bırakmıyordu hayat . Yaşadığım aşksız günlerin soğukluğunu muavinin verdiği yarım bardak kahveyle ısıtmaya çalışıyordum . Radyo da ’’ hiç ayrılmadık seninle ’’ diye bir şarkı çalarken gülüyordum halime ne kadar da muzdaribim konuya diye . Her kış 10 gün yaptığım bir şeydi Olimposun o sessiz bünyesinde tatil yapmak , ya da dinlenmek diyelim . Küçük bir çanta bir de ek kontenjandan bir olta . Sabaha kadar sürecek olan yolculuğun en garip tarafı herkesin horlarken birbirini dürtmesi ne kadar komik geliyordu bana çünkü insanları izlemekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu o anda . Neyse ki mola yetişti imdadıma o da bir tuvalet molasından ibaret değildi diyecekken aklıma geldi sigara içmenin o eşsiz keyfi . Oh o soğukta ne güzelde gidiyordu.Dumanlar dağları sise boğdu bir anda . ’’ Yarım saat doldu ’’ denen bir anons ve geç kalmış bir yolcudan beter bir şeyde olmasa gerek bir pişmaniye uğruna bu yapılr mı ? Saatler geçiyor benim gözlerim ağırlaşacağı yerde daha da açılıyor. Geçen her saniye de hava biraz daha aydınlanıyordu . Neyse ki Alanya’ ya varmış servislen Olimposa hareket etmiştim kısa bir süre sonra da tanıdığım o tatlı yüzlü ihtiyarla tokalaşmanın keyfini yaşadım . Biraz uyumalıydım ama önce güzel bir duş her zaman mükemmeli yaşatırdı . Akşam üstü de zaten balığa gidicektim .Güzel bir uykunun ardından hava hafif kararmak üzereyken olta mı atmışken balık yerine aşkı çekeceğime hayatta inanmazdım .
Kafamı çevirdiğim de bana doğru ne yapıyor bu diye bakan kumral saçları omuzlarında gözlerini seçemiyorum ama biraz üşümüş burnu azcık kızarmış tatlı ama hüzünlü bir kız vardı . Gülümsedi önce sonra merhaba der gibi saçlarını savurdu kenara . Anlatacak bir şeyleri olmalıydı belli yanımdan ayırmadığım oltamı kendi haline bırakıp hayatımda ilk defa aşka yelken açtım ’’ Merhaba ’’. Merhaba dedi kumral güzeli oturabilir miyim demeden otursana diyebildi . Kesinliklikle uzun bir gecenin başlangıcıydı bu . Dakikalar geçiyor gözleri doluyor , yaşlar akıyor , başını omzuma koyuyor sonra çekiyor . Bu saatlerce sürdü soğuk kış gecesini sarılarak geçireli sabahıda etmiştik beraber . Çok az konuştuğum o geceden sabah kalan tek cümlem gidelim mi oldu başını sallayarak evet cevabını verdikten sonra getirdiklerimi alarak oteline kadar bıraktım kumral güzelini . Tek söz teşekkür ederim rahat uyumam için yeterliydi . Akşam üstü kalktığımda yine aynı saatte ama bu sefer daha güzel kokarak yine aynı yerdeydim . O da ordaydı bu sefer mutlu bir gülümseme vardı . Bu sefer akşamı kahkahalarla kötü fıkrlarla komik anılarla ısıttık . Tek ıslaklık geçen saatlerde sadece dudaklarımızda vardı . Sevişmenin şehvetine o gece orada kapılmış orada ilk uyumanın isteğini kalbimizde hissetmiştik . Soğuk engel olsa da başına yastık yaptığım kolumun uyuşmasıyla dudak dudağa uyanmıştık o sabaha odamda. Gülen o güzel gözlerini öpmenin keyfi bütün gece sevişmenin kudretini artırmıştı gönlümde . İkimizde kısa zamanda gideceğimizi biliyor ama dudaklarımızı hala ayıramıyorduk birbirimizden .Saatlerce öpüşmemize ara sadece yemek molası oluyordu o gün. Günümüzü gün ediyorduk bir şeylere inatlaşırcasına fotoğraflar çekiyorduk , incik boncuk alıp unutmamanın sözünü veriyorduk .
Bilmiyordum o gün son gecemiz olduğunu , son sevişmemiz , son uyumamız , son anımız olduğunu . Sabah onu göremediğim de anladığım içimde yaşadığm o tatlı aşkın ilk acısıydı. Onu kaybetmenin burukluğuyla bulamayacağımı bile bile o kayalıkta bütün gece bekledim . Gelmeyecekti gelmedi de o soğukta sabahı ederken dalmıştım bir kayık üstünde uykuya . Beni uyandıran bir nemlilikti . Dudakları yanaklarımda gülüşü gözlerimdeydi kalbimin . Bir ömür yalnız büyümüş ben o gün oraya gelirken aklımdan geçmeyen o tek şeyi yaptım evlendim . Kumral güzeli bir sevgilim , boncuk gözlü bir kızım var artık .