10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1659
Okunma

Ekim başları, havalar birden soğudu. Sabahları serin, ilerleyen saatlerde, sonbaharın içimizi ısıtan güneşiyle ısınıp, kışa yavaş yavaş giriş yapmaya alışmışız. Bu yıl havaların erken soğumasıyla, birbenbire oldukça serin günlere merhaba diyoruz.
Küçüklüğümden beri denizle iç içe büyümenin verdiği alışkanlık, denizin kokusunu, çırpınışlarını, yeşilden maviye, hatta soğuk havalarda laciverte dönüşünü özlerim.
Yine rüzgarlı ve serin bir gün ortası, Marmara’yı seyrediyorum…
Martılarını, dalgaların kumsala vururken çıkardığı hışırtıyı, insanın nefesini açıp ferahlatan iyotlu kokusunu, iskelede balık tutan adamların periyodik hareketlerle oltalarını fırlatıp, tevekkülle balığın gelmesini beklemelerini…
Deniz hep gizemli bir dünyadır benim için, tonlarca suyun içindeki hayat, çeşitli canlılar, yosunlar, balıklar, minik yengeçler, büyük balıkların küçüklerini yiyerek beslenmesi, kısacası oradaki de bir yaşam savaşı aslında.
Deniz kenarında oturup düşünmek, o temiz rahatlatan, dingin sessizlik, hep huzur verir bana.
O da ne, tepemden inişe geçen bir yolcu uçağının sesiyle, daldığım düşüncelerden sıyrıldım.
Üç, dört dakikada bir Atatürk havalimanına inmek için yarışan uçaklar, havadaki gizemi dağıtıyor.
Devasa gövdeler başımın üzerinden geçerken, insanın içini bir ürperme kaplıyor.
Oysa az önce denizin üzerinden, bir kuş gibi süzülerek gelirken ne kadar da ufacıktı.
Kimbilir ne çok bekleyenleri, özleyenleri var gelen yolcuların, yılların hasreti mi, yoksa kısa ayrılıklar mı yaşananlar?
Gurbetten sılaya köprü mü kurulan, az sonra ayrılıp gidecek olanları götürmeye sebep mi?
Gencecik fidanlarımızı nöbeti devralmaya ulaştırmak mı görevi bu uçakların, hasret sevgilileri kavuşturmaya mı?
Bu kadar sık kimleri götürür getirirler, kimleri ana babasına hasret korlar, kimleri özlediği yavrusuna kavuştururlar.
Kalabalık büyük şehir keşmekeşinin bir bölümü sadece havalimanlarında yaşanan.
Ama ille de hep hasret kokar bu alanlar, gidenlerin ayrılık acısına, kavuşanların sevinci eklenerek.
Benim için hep özlem demektir, çocuklarına kavuşma, eşten ayrılma olur kimi zaman.
Kendin gitmenin telaşıyla anlamadan geride kalanın hüznünü, uğurlayansan eğer ayrılık düşer yüreğe kor gibi.
Hüzün ve kavuşma çağrıştırır uçak sesleri bana her zaman.
Yine bir uğultu sardı gökleri…
Kafama üşüşen binlerce cevapsız soru, çığlıklar atarak uçan martılar, inişe geçen bir uçağın gökleri yırtan gürültüsü, yeni bir kışa hazırlanış.
Sonbaharın hüzünlü yüzü …
6 Ekim 2010 Florya