8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1803
Okunma
Muğla otogarından Eylül’ün otuzu saat dört otuz otobüsü ile Rize’ye gitmek için yola çıktım. Daha önce Rize’ye altı defa gitmeme rağmen davet Secaattin ağabeyden geldiği için hayır diyemedim. Çok sevdiğim Habib kardeşiminde geleceğini duymak beni daha çok sevindirdi çünkü Habib kardeşimi görünce aklıma hep gençliğim geliyor.
Yolculukta yorgun olmam nedeni ile mola yerinden mola yerine uyandım. Saat oniki olduğunda Rize’ye vardım. Rize de ilk sürprizi benim geleceğimi duyan Polis arkadaşım oldu yarım saat kadar arkadaşla oturduk birer çay içtik sonra müsaade istedim. Secaattin ağabey Çamlıhemşin yolunda olduğunu telefonla bildirdi. ‘Seni Rize’den alayım.’ dedi sağ ol ağabeyciğim gelirim dedim Ardeşen dolmuşu ile yola çıktım…
Secaattin ağabey ile Çamlıhemşin yolunda buluştuk hal hatır sorduktan il dikkatimi çeken top sakalı oldu bıyık siyah sakal beyazdı. Çamlıhemşine vardık ve Çamlıhemşin Ayder yaylasına onsekiz Rize’ye seksen kilometre Fırtına deresi yeşil yükselen dağlar ve şelaleler yamacın yükseğinde az sayıda ahşap yapılar dikkatimi çekti. Bakkaldan bir şeyler aldık ama en ilginci doksan adet olta ve misine alınca abi biz balık mı tutacağız diye sordum ‘Fırtına deresinde çok balık var.’ dedi. Beşyüz metre ileride Dağdibi Mustafa Karahan’ın yerine gittik burada kalacağız dedi. Ben tam köprünün üstündeyken top atışı yapıldı önce çok şaşırdım orijinal bir top bana bu topun Taceettin topu olduğunu söyledi. Tacettin ağabeyimde İzmir’den defterimizin çok sevdiğim ağabeyim tesis bizim emrimizdeydi. Akşam üzeri bir tulum çaldı çok severim sesini saat altıya doğru doksan oltanın onunu misine ile sarabildik ve Fırtına deresine attık. Üç saat sonra bir balık yakaladık ki o balığında şaşkın balık olduğunu sonradan öğrendim. Sevgili Habib kardeşim ile telefonla görüştük uçağı kaçırmış on otuz uçağını bindiğini öğrendik. Bu arada Tacettin ağabeyimiz ile telefon görüşmeleri yaptık. Saat onbire doğru beşyüz metre aşağıda bakkaldan sigara almaya gittim üç bakkal vardı üçü de kapanmış. Bir arkadaş “neye bakmıştınız” diye sordu. Bakkal bakmıştım sigara alacaktım dediğimde cebindeki sigaranın yarısını bana verdi bunu Secaattin ağabeyin yanına varınca anlattım. Saat üçe doğru Habib kardeşim geldi o da top atışı ile karşılandı. Serender’de uyuduk sabah on da kalktık.
Secaattin ağabey çok güzel bir kahvaltı hazırlamış Ayder yaylasına çıkmaya karar verdik biraz yürüdük birlikte fotoğraflar çektik. Hakiki Laz Böreği yazılan kayanın altında Secaatin ağabey poz verdi. Ayder yaylasında uzun bir yürüyüş yaptık saat ikiye doğru yağmur başladı Horon vuran arkadaşları seyrettik Eylül Cafe’de mıhlamanın tadını baktık. Tekrar Dağdibi tesisine döndük. Sevgili Habib kardeşimin sitedeki arkadaşlarla görüşmesi işini takip etmesi Secaattin ağabeyim izinde bize gösterdiği ilgi ve alakadan dolayı yüz üzerinden iki yüz verdim yüzü kanaat. Akşam kahveye okey oynamaya gittik. Üç kişi başlamıştık ki bir arkadaş geldi ‘uşağum bu üç kişi oynanmaz dörtleyelim’ dedi. Meğerse o arkadaşı Tacettin ağabey göndermiş kahveye o arkadaşla Secaattin ağabey ben ile Habib karşılıklı idik sonuca gelince Secaatin abi ile taceettin ağabeyin gönderdiği arkadaşı yendik çok çekişmeliydi. Secaatin ağabey yenilince Tacettin göndermiş dedi. Kahveden çıkınca bize bir iri bir çoban köpeği gideceğimiz yere kadar götürdü, çok ilginçti bende ona balık ile mükâfatlandırdım.
Pazar günü hava çok yağmurluydu. Habib ile Secaattin ağabey kahvede tavla oynadı oynama Habibciğim akşamın rövanşını alacak dedimse de dinlemedi ve öylede oldu. Pazar dört bucuk atobüsü ile yola çıktım saat sekizde Muğla’da oldum. Hani bazen derler ‘Yediğin içtiğin sana kalsın gördüklerini anlat.’ sonuç olarak şunu demek istiyorum mutlu olmak için birilerinin sizi sevmesini beklemeyin ve mazeretler sunmayın siz sevin çok sevdiklerim olsun diye de değil. Bir çoban köpeği, bir fırtına deresi, güler yüzü ilgisi ve alakasını hep inandığım o güzel yüzlü yürekli insanlar bana mutlu anlar yaşattığı için Sevgili Habib kardeşim ve Secaattin ağabeyime çok teşekkür ediyorum.
Sevgi saygı ve selam ile.