O değil de;

Üst kattan kaval sesleri geliyor. Ne iyi. Tek eksiğimiz kaval sesiydi o da geldi tam oldu. Evin hanımı kaval sesi eşliğinde kavga ediyor. Sesini mahallecek dinliyoruz.

İlginç olansa, evde kadından başka hiç kimsenin sesinin çıkmaması. Bi kaval bide kadın. Kimle kavga ediyorsa artık...

O değil de;

Kaval dedim de; Keloğlan masalı düştü aklıma. Keloğlanın eli sopalı bir annesi vardı.

Annesi, ’Keloğlum keleş oğlum hadi tuz al gel’ derdi de öyle başlardı masal. Keloğlan tuz almaya diye evden bi çıkardı, başına gelmeyen kalmazdı.

O değil de;

Bide Rapunzel vardı, Uzun saçlı kız kaleden aşağı saçlarını örüp atıyordu da sevdiği genç...

Mavi Sakal vardı. Açılmaması gereken bir oda ve mavi sakal...

Mert bu masalları dinlemeden uyumazdı. Alıştıran ben olduğum için her gece okurdum mecburen.

Bazen aklımda kalanı anlatır okuyormuş gibi yapardım da başlardı sızlanmaya, ’ööleee deeiilll’ diye. Satır satırına ezberlemişti tüm masalları.

O değil de;

Bide şimdiki olaylara bakın. Çoluk- çocuk-genç-yaşlı-kadın-erkek, ma aile Fatmagülün başına gelenleri alkışlıyoruz.

’Aaaa öle demeee alkışlamıyoruz kınıyoruuuzz’ diyorsunuz da başka zaman bişeyleri kınarken karanlıkta elinizde mumlar oluyor, bazı kurumlara siyah çelenk bırakıyorsunuz.

Genelde haberler takibimdedir de hiç öyle bir habere rastlamadım...

O değil de;

40 yılın başı bi Aşk-ı Memnu izleyeyim demiştim de Bihter öle bi laf etmişti ki, bilinçaltım karışmıştı.

’Ben ölüyorum anne, bana yardım et’ demişti.

O değil de;

Aşk yakar...

(Bilinçaltım halâ kendine gelemedi)

O değil de;

kimseye etmem şikayet/ağlarım ben halime/titrerim mücrim gibi/baktıkça istikbalime/perde-i zulmet çekilmiş/korkarım ikbalime/titrerim mücrim gibi/baktıkça istikbalime

O değil de;

İyi bayramlar...