O değil de;

Bir elin nesi var, iki el gürültü yapar....

O değil de;

Nerde izlediğimi hatırlamıyorum ama alkış bulaşıcı bişeymiş. Tıpkı esnemek gibi.

Esnemek bir tarafa da, her alkış gördüğünüzde duyduğunuzda taklit etmeye kalkarsanız vay halinize...

O değil de;


Sokaklar yine sıkıcı olmaya başladı. İki damla yağmuru gören herkesin elinde bi şemsiye. Sanki şekerler, eriyecekler...

O değil de;

yağmur/sende vurup durma şu cama/onu görmek istemiyorum artık/onu sevmek istemiyorum artık/yağmur sende vurup durma şu cama

O değil de;

Hiç tanımadığınız birisi size çiçek verdi de almadınız mı? Keşke alıp bana getirseydiniz. Alırken de, ’kendim için alıyorsam namerdim’ deseydiniz.

O değil de;

Evimizin bahçesinde neler yoktu ki... Leylaklarımız vardı, gelip geçen duvardan atlayıp çalardı... Mis gibi kokardı. Hanımeli, gül :)

O değil de;

Çiçekler sevildikçe güzelleşiyor, onu bilir onu söylerim.

O değil de;

İyi bayramlar.