Ah, kah gözyaşlarını akıttığımız , kah güldüğümüz , giyinip süslendiğimiz hayat müsaitsen bir kahveni içeceğim, kırk yıl hatırı olan acı kahveden , sade kahve severim ona göre
yanında güllü lokum .
Beynim yüklü geleceğim . İznin olursa zülfiyare dokunacağım. Şu kahveleri yudumlarken
; soluduğumuz temiz hava, iyot kokusu, nice böceğin sesi, neden zülfiyare dokunacağım
.Ah kıskançlık cadısı süpürgen elinde nice şizofren düşünce beyninde ben ciğercinin kedisi
sen sokak kedisi,olsa ne farkeder. Ne sen ben olursun, ne de ben sen ozaman ey zülfiyare,
süpürgedeki kıskançlık cadısı
Gönlünü üçbeş pırtı lafla ferahlattın.peynir gemisi boş lakırdı ile yürüdü.Nerde bunun asaleti, dik duruşu ha zülfiyare bir dem alamadık birinci hikaye zülfiyare

Ah ömrümü verdiğim kardaş sandığım dostluğum ah, üç kuruşamı desem, bir it uğrunamı desem sattın gitti beni ah ah ah ah
Sonrada alnım ak dedin ya,sanıyormusun sen hep karşındakileri kandırıyorsun. Görünen köy kılavuz istemez misali bir işmarın yetiyor. Bir ayağının üstünde 80 türlü yalan, sorarasan hinsin sen, ah zülfiyare bir dem alamadık ikinci hikaye

Ah mecburen mecruburiyetten görüştüğüm ağzı bozuk , paçavra suratlı kendini genç sanan gençliğinin son demini yaşayan yapma sarışın yosma bir elinde sigara umurundamı
dünya sorarsan asalet nezaket sende zerre bilirmisin bu kelimeleri acaba
Hayat üniversitesi birincilikle bitmiş , ukalalık cahillik hat saffa , Ah zülfiyare bir dem alamadık üçüncü hikaye

Ah para hırsı bürümüş gözünü bir dudağı yerde bir dudağı gökte basma etekli zavallı komşum, Neymiş o gelin kayınpederine bakmaya mecbur değilmiş, nereye akmış o paralar,
zülfiyare
Gelininin koynununamı , öyleyse bakacaksın . Ah satılmış evlilik
Ah zülfiyare dördüncü hikaye bir dem alamadık

Ah zülfiyare kahvem bitti. falımı kapatıyorum, açtığında bana bir dem ver. Sana kısmet çıkmış , kocaman ,dileklerin gerçek olmuş . Ah zülfiyare bir dem alamadık gitti.
Hayat dikenlerini batırdı gitti. sonra hepimiz bir taşa yazı olduk zülfiyare