Sana müjdeli aberim var Müdür Agacım;

İ-netten bana güzel süzler süleyen bi arkadaşım vardı ya; sana sülemiş midirim bilmem, adı Üsamettin.

Üsamettin çaarmaktadır beni İstanbul’a. Emen kötü anamayasın be Agacım; akılcaazına uşlanmak(1) gelmesin emen. A be anlatayım kısacık.

Benim erif davul çalmak için gitmişti bi küye.
Gaynanam da kendi bildii âşıklarından birinde gece yatısına kalcaktı; sülemişti bana. Kızancıklar da soylim(2)…

Uturdum pecenin başına. Açtım meseneyi de. Yeşile aldım kendimi. Tıkladım baatıma bi müzik. Çıkmasın mı düünlerde üzel ularak istediim bi oyun avası:

“- Salla, salla, gül memeler uynasın..”

Sıcaktı gece beya. Zaten üstümde bi kısa kumbinezon. Kanım da kaynayıverdi; başladım uynamaya.

Trink sesi gelince kuştum pecenin başına. Üsamettin.
Efendidir ve bana ep güzel süzler süüler be Agam.
“ Parmağımı kestim, yazamıyorum; kamerayı açta konuşalım,” yazmış.

Kıyamam Üsamettin’e. Zangur(3) deil, aru(4) kişidir.

Açtım.

A be güsterdi sarılı parmaanı. Üzüldüm beya...
Yine güzel sözler süler. Ben uynarmışım kunuşurken, farkında diilim.
Üsamettin dimesin mi:
“ İstanbul’a gel; oriyantel ol. Senin gibi sahne sanatçısı kalmadı İstanbul’da.”

Nukta koyam yazıma Müdür Agacım.

Şimdi kuför Kübra’ya gitmekteyim ergün. Saçlarımı sarıya açtırmaktayım. Kübra dimekte bana, “ Bana da bi yer bul.” Kabul ettim; bunun için almaz benden manikür-pedikür manisi(5). Sugar çay(6). Kalçaları geniştir ama iyi gübek atar. İkimiz benim bakımım bitince purova yaparız.

Daa yaşım-başım ne ki, di mi?
Suuna yine yazarım.
Artık sana aguşluk(8) yapamaycam. İşlerim çoktur.
Mübarek ellerinden üperim Agacım.

Atçe

Dipnot:
(1)Uşlanmak: Cinsel münasebet
(2)soylim: Uyumak
(3) Zangur: Kaba, ayı gibi adam.
(4) aru: İyi insan
(5) mani: para
(6) sugar çay: güzel kız
(7) aguşluk: çöpçatanlık