5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5595
Okunma

Bayram; Ne kadar güzel bir kelime. Sevinç, mutluluk, coşku, paylaşım ve gününe göre millî ya da dinî duyguların yoğunluğunu çağrıştırıyor. Her bayram mutlaka bir şeylerin karşılığı gibi. Özellikle millî bayramlar, nice kahramanlıkların, fedakârlıkların sonunda kazanılmış zaferlerin bir armağanı. Ya dinî bayramlar; onlar da öyle elbet. Kurban Bayramı; erkek evlâtlarımızın yerine, koçları kurban edişimize izin verilişinin sevinci değil mi? Yaradan’ın, dualarımız karşılığında bizlere evlatlarımızı bağışlamasının sevinci, şükrü değil mi? Ramazan Bayramı; tuttuğumuz oruçların, nefsimizle ettiğimiz mücadelenin kazanıldığının coşkusu, ödülü değil mi?
Bize düşen, bizlere bahşedilen bu güzel günleri en anlamlı şekilde değerlendirmek olmalı. Bu ödüllere bizi lâyık görene nankörlük etmemeliyiz. Bayramları doğru şekilde ve anlamlarına uygun şekilde kutlamalıyız.
Millî bayramlarda bize o günleri armağan eden Atalarımızı, şehit ve gazilerimizi anarak, o günleri yaşıyormuş gibi yad ederek kutlamalı ve armağan ettikleri vatan topraklarını koruyarak, kollayarak, inşa ederek, güzelleştirerek ve o topraklar üzerinde hakkı olan herkesle birlikte, adalet içinde, barış ve kardeşlik içinde yaşamayı bilerek onlara lâyık olduğumuzu göstermeliyiz.
Dini bayramlarımızı da dinimizin tavsiye ve emrettiği şekilde, anlamına uygun biçimde kutlamalıyız. Dinî bayramların bir tatil fırsatı değil, eş dost ve akrabaları görme, ziyaret etme, dargın olduklarımızla barışma fırsatı olarak görmeliyiz.
Ne mutlu bayramları anlamlarına uygun biçimde bayram gibi kutlamayı bilenlere.
Herkesin Ramazan Bayramı kutlu olsun.
Fikret TEZAL