8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2017
Okunma

’ Zamanında çok güzel bir genç kızdım ben. Aslında çocukluğumda bile çok güzeldim. Herkes beni sevmek, kucağına almak, öpmek için can atardı. Yanaklarımı insanlardan sakınacağım diye canım çıkardı.
Özellikle okulda, her zaman popüler oldum. Erkek arkadaşlar ne kadar nazik davranırlardı bana. Benimle konuşmak, şakalaşmak için sıraya girerlerdi. Kimi saçlarımın kıvrımlarını, kimi gözlerimin rengini, kimisi de bacaklarımın kusursuz olduğunu öve öve bitiremezlerdi.
Daha lise sıralarında, kaç kişiden arkadaşlık teklifi aldığımı sayamıyorum bile. Tatillerde, iş yerlerinde çalıştığım insanların bana yakın davranışları , hiç biri aklımdan çıkmıyor.
Terk ettiğim erkeklerden kimi hayatına küstü, kimisi de intihara kalkıştı.
Sokağa çıktığımda beni görüp de dönüp bakmayan, hayranlığını gizleyemeyen, arkalarına dönüp dönüp öyle bakan, hatta lâf atan insanlara gülüp geçtim hep. Hatta ilk gördüğü günde evlenme teklifi edenler bile oldu. Kimisi nişanlısını, kimisi de eşini bırakmaya kalkıştı benim için.
Ben bir türlü seçim yapamadım, hayranlarım ve taliplilerimin arasından. Nasıl olsa, zamanı geldiğinde birini seçerim deyip, okumayı ve kariyer yapmayı seçtim.
İyi bir üniversitede tıp eğitimi görüp doktor oldum. Daha da ileri gidip mesleğimde uzmanlaştım. Nice insanların tedavilerine katkıda bulundum. Çok dualar aldım .
Uzmanlıktı, kariyerdi derken evlenmeyi falan unutmuşum. Geçenlerde emekli oldum. Evde tek başıma oturmaya başlayınca bir eksiklik hissetmeye başladım. Bir hayat arkadaşı mutlaka olmalıymış insanın.
Şimdi sık sık sokağa çıkıp, insanların yine bana hayran hayran bakmalarını bekliyorum. Doğrusunu isterseniz ; bana lâf atmalarını bile özlemişim. Oysa, hiç kimse ilgilenmiyor artık benimle. Ne saçımın kıvrımları, gözlerimin rengi, ne de bacaklarım ; artık kimsenin umurunda değil galiba.
Ey insanlar ; ben size ne kötülük ettim ? Niçin beni artık görmezden geliyorsunuz ? Saçlarım beyazlamışsa, gözlerimin rengi solmuşsa, bacaklarım buruşmuşsa ; suç benim mi ?
Eskiden gençtim ama hiç bir şey değildim. Sadece göz zevkinize hitap ediyordum. Oysa doktor olduktan sonra, nicelerinizin dertlerine çare oldum. Ne kadar faydam oldu sizlere. Kiminizin çocuğunu, kiminizin annesini-babasını,eşini, yakınını tedavi ettim.
Asıl şimdi övmelisiniz beni. Gördüğünüzde şimdi hayranlığınızı açığa vurmalısınız. Şimdi lâf atmalısınız bana. Varlığımı şimdi fark etmelisiniz.
Ve asıl şimdi, benimle arkadaş olmak, evlenmek için can atmalısınız.
Ey, insana insan olduğu için değer veren insanlar ; neredesiniz ? Şimdi size öyle çok ihtiyacım var ki ! ’
( Uz.Dr.Ayşe’ler..)
Fikret TEZAL