22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2434
Okunma

Her bir şair ölünce
Kavuşacaktı
Hüzün Eylülüne…
Uzundu sevgileri.
Nice ömürleri görecek kadar…
Hüzün;
Sadece sevdi korkarak, karşılıksız kendinden bile büyük…
Eylül;
Aldırmadı bile sevginin büyüklüğüne..
Güzeldi her bir şairin gönlüne girebilecek kadar. Başını döndürmüştü şiirlere ilham olmak.
Her gece bir mısrada demlenir, bir şairin yatağını ısıtır, yalan sevdalara kanar gün geçirirdi.
Bilmezdi ki her şair aslında biraz yalancıdır.
Eylül hüznü hiç anlamadı.
Gece sırdaşıydı hüznün gözyaşlarını sessizce akıtır, geceye yaslardı sancısını.
(her karşılıksız sevda gibi) Yıldızlar teker teker kayar geceye şahit olmaktan utanırdı.
Yeşil yüzünü döker, Eylül’ün güzelliğine inat yapraklarını savururdu.
Çiçekler soldurur renklerini boyun büker;gökyüzü içini kabartır ağlardı..
Eylül hüznü hiç anlamadı.
Hüzün biliyordu aslında sevdasında bir umut olduğunu. Bir gün evet bir gün sevdiği görecekti kabul edecek varlığını, anlayacaktı. Kim bilir belki de sevecekti.
Gözleri parladı birden ama gerçeği biliyordu.
Çok zaman vardı daha
Karakalemden bozma şairler bir gün nefes almaktan vazgeçtiği zaman kavuşacaklardı.