6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1335
Okunma
Yüreğim yangın yerine döndü;
Mutsuz yürekleri görmekten, dinlemekten…
İçim karardı; mutsuz şiirleri okumaktan, efkar basan şarkıları dinlemekten…
İçim burkuluyor; mutlulukla el ele tutuşup gezen sevgililer yerine aşk kokan liman ve sahillerde tek başına oturup, kara, kara düşünüp, hüzünlenip ağlayan insanları görmekten… Çifte kumrular gibi güle oynaya gezip eğlenmek varken...?
İçim acıyor; güzelim sürme çekilmiş gözlerden gözyaşların kara akmasından…Gözyaşı yerine kan damlamasından…
Hüzünleniyorum; Daha hayatının baharında, gencecik bedenlerin mutsuzlukla boğuştuğunu, katran karası saçlara kış gelmeden çığ düştüğünü görmekten…
Bıktım; gencecik bedenlerin uyuşturucuya kurban gitmesini görmekten… Hayata uyum sağlayamayarak, mutsuzluk ve ümitsizlik batağına sürüklenip intihar edenleri görmekten bıktım…
Dayanamıyorum artık; mutsuz aileleri görüp duymaktan…
Yuvalarımıza hüznün kabus gibi çökmesini seyretmek ve daha cicim aylarında bile evlilikten tat alamayıp boşananları görmeye tahammülüm kalmadı artık…
Bir dokun, bin ah işit...Olacak şey mi?
Neden bunca acı, bunca dert ve keder, neden?
Neden mutlu olmak varken bunca mutsuzluk?
Neden birlikte mutlu olmak varken yalnızlığa mahkum olmak… Neden?
Başımızda gezen bu kara bulutlar da ne?
Mutluluğun kitabını yazmak isterdim…
Milyonlarca parçaya bölünüp mutsuz yuvalara dağılmak,
Ay ışığı altında yazılan ve güneş gibi parıldayan bir şiir olup
umuda, ışığa hasret yüreklere dağılmak,
özleme, hasrete yapılan bir beste olmak,
Yalnız yüreklere haykırıp coşturan bir türkü olup yalnızlığın belini kırmak isterdim…
Süpermen olup gökyüzüne uçarak tüm insanların yıldızlarını parlatmak, darda kalanları kurtarmak isterdim…
Cin, melek olup insanların içine dalarak yaralı yürekleri tüm olumsuzluklardan arındırıp, tamir etmek isterdim…
Mutsuzluğa kılıç bileyip doğrayalım, onu Kaf dağının arkasına hiç görmemek üzere atıp, gömelim…
Her şeyi kendimize dert etmeyelim, içimize atıp dağ gibi yığmayalım, içimizde küfletmeyelim dert ve kederleri… Hayatı birbirimize zorlaştırmayalım, kolaylaştıralım...
Kin ve nefretleri dışarı kusalım, atalım içimizden…
Rahatlamanın en iyi yolu anlatmaktır… Anlatın, dinletin birilerine, kederlerinizi paylaşın, derin bir ohh çekin, rahatlayın... Neşe ve sevinçlerinizi de paylaşın, asık suratlara ilaç gibi gelsin. Dünyayı toz pembe görmeye çalışalım herşeye rağmen...
Mutluluğu yakalamak için biraz çaba sarf edelim, yürekten isteyelim... Çünkü Allah’tan ısrarla ne dilersek mutlaka er veya geç onu verir... İsteyelim; Allahın hazinesi çoktur, bol keseden huzur, mutluluk, mal-mülk, çoluk çocuk ne dilerseniz onu isteyin çekinmeden... Mutluluğa ulaşmanın tek yolu da O’dur... Ne yaparsak yapalım ama Allah’ımızı da asla unutmayalım... Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım...
Unutmayalım; hiçbir şey ama hiçbir şey hayatımızdan önemli değildir...asla... Ve mademki istesek de istemesek de yaşamak zorundayız, o zaman neden hayatın tadını çıkarmayalım ki...
Mutluluğa yelken açıp, gönülleri coşturalım…
Hayat güzeldir, yaşamaya değer… Yaşamasını bilelim…
-------güzel bakan güzel görür-------
Sevgilerimle…