16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1537
Okunma
Hayatımızda yollar vardır uzun, yollar vardır kısa, yollar vardır dönemeçli, dik ve yokuş… Bazı yollarda duraklar vardır, bazı yollarda benzinlik bile yoktur; git git bitmez. Benim yolum da bu yollardan biriydi. Ne durak ne benzinlik… Git git bitmeyen bir yol… Hayatım boyunca bu uzun yolun yalnız ve yorgun yolcusuydum. Ne kadar yorulsam da yılmadan ve bıkmadan yoluma devam ederken, ender rastladığım bir durakta seninle karşılaştım.
İki yabancı ne konuşursa onları konuştuk seninle; durak muhabbetleri… Hoş beş, hal hatır… Uzun yolumda soluklanmak için bana çok iyi gelmiştin. Hayatın durakları olduğunu da senden öğrenmiştim. Mutlu olmuştum. Artık yolum uzun ve yorucu gelmiyordu bana. Yorulduğumda konuşabileceğim bir dost, bir arkadaş vardı durağımda.
Zamanla dostluğumuz derinleşip, artık iki yolcu değil, yol arkadaşı olmuştuk seninle. İyi ve kötü günlerimizi paylaşıp, birlikte ağlar, birlikte gülerdik. Çıktığım bu yol hiç bitmesin istiyordum. Yol arkadaşım sohbeti dinlenen ender bulunan kişilerdendi çünkü. Oysa eskiden bana yollar ne uzun, ne anlamsız gelirdi. Ne olmuştu da bu yolun bitmesini istemiyordum ben. Nasıl olsa biteceğini, her yolun bir sonu olduğunu bilmiyor muydum? Biliyordum elbet. İşte onun için, adımlarımı oldukça küçük atıyordum. Zaman kazanmak, varış çizgisine bir türlü ulaşmak istemiyordum.
Tabi bütün bunlar benim istememle olmuyordu. Bir yola çıkmıştık. Duraklar ve dönemeçler vardı. İşte hiç beklemediğim durağa geldik ve senin otobüsün seni bekliyordu. Seni alıp götürdü, o çok uzun yoluna... Ben sadece arkandan el salladım. Başka ne yapabilirdim? Benim sevgili yol arkadaşım. İçim acısa da her yolun bir sonu olduğunu artık öğrendim. Sen olmadan bu yol hiç çekilmiyor. Çok sıkıcı ve uzun… Ben nasıl yürüyeceğim artık?