Yıllar önce bir bahar sabahı erken saatta neşe içerisinde her zaman ki geliş saatimden çok az erken şantiyede ki odama geldiğimde gözlerime inanamadım . Misafir koltuklarının birinin üzerinde minicik tekir bir kedicik uyuyordu benim yaklaşmamla beraber gözlerini açtı, gerindi, bal rengi gözlerini gözlerime dikti yumuşacık sıcak bakışları ile sevgi dileniyordu. Kediciği bakışlarına dayanamadım yanına yaklaştım okşadım mırıltılarıyla beni mest etti.

Şantiye çavuşuna seslendim . Kısa bir süre sonra çavuş geldi ancak ürkek ürkek bakarak “ Şefim bir şey yapmıyor etrafı dağıtmıyor , kirletmiyor . “dedi . “Ne zamandır burada yatıyor?” dediğimde “15 gündür siz çıkınca içeri giriyor ve yatıyor. Nereden girdiğini bulamadık , ilk günler dışarı çıkarıyorduk ama sabah burada buluyorduk artık çıkarmıyoruz da. Gündüzleri de çatı katında kalıyor kimseye zararı yok, ayak altında dolaşmıyor.” yanıtını verdi . Kızacağımı düşünüyordu ki ben çavuş’a “ yandaki bakkaldan ufak bir kutu süt al birde tas ayarla getir” dedim . Kısa bir süre sonra kedicik karnı tok olarak koltuğa yerleşti ve derin bir uykuya daldı . Şantiyede hayat normal seyrinde devam ediyordu, kimse kedicikle ilgilenmiyordu .

Öğlen saatlerinde bina sahibesi Hanımefendi şantiyeye uğradığında odama girmesiyle çığlığıyla kedicik ve ben irkildik “ BU NE GÜZEL BİR KEDİ NEREDEN GELDİ ? KİMİN ?” diye sevgiyle ve hayretle söylendi .

Sabah yaşadıklarımı Hanımefendi’ye anlattım , “ Bu kediye burada bakarmısınız ? Ona bakabilecek birilerini bulalım çok ufak , anneside olmasa gerek sokaklarda kalmasın ölür bu “ dedi ve telefona sarıldı kediye ev aramaya başladı , o gittikten sonra ben devam ettim. Bu olayı yaşadığımız günlerde GSM telefonlar hayaldi, otomobillerde mobil telefonlar çok lükstü .

O akşam üzeri Hanımefendi kediciğe çorba gönderdi bu eylem sonraki günlerde olağan hale geldi. Çavuşumuzun işlerine kediye yemek vermek işi eklenmişti , birde toprağını değişme . Ertesi gün Hanımefendi geldi kediciği sevdi sohbet etmeye başladık işle ilgili tabiki , kedicikte odadan hiç dışarı çıkmıyor oyunlar oynuyor kucağımıza geliyor tüm sevimliliğini sevecenliğini sergiliyordu. Birden Hanımefendi “ Funda bu kedi gidecek tamam ancak bir isim verelim kedi kedi olmuyor” dedi . İlk aklıma geleni söyledim “ KENDİ GELEN “ ve kediciğin bir adı oldu böylece.

Kendi Gelen’in hayatı değişmeye başlamıştı . Güzel gelişmeler oldu , Kendi Gelen’i evine kabul edecek yeni evli bir çift bulmuştuk . Tam aradığımız insanlardı .Kendi Gelen’e iyi bakacaklarından emindik . Hanımefendi yurtdışına gidecekti birkaç gün sonra “ben gittikten sonra verirmisiniz o aileye ? “dedi. Ve yolculuk günü geldi çattı Hanımefendi şantiyeye geldi, Kendi Gelen ve bizlerle vedalaştı gece uçmak üzere şantiyeden ayrıldı .

Sabah şantiyeye geldiğimde çavuşum beni karşıladı “Hanımefendi’nin gece uğradığını Kendi Gelen’i o gelene kadar aileye vermememizi rica ettiğini “söyledi . Kendi Gelenle 15 gün daha geçirecektik artık alışmıştık O’ da bize artık ben çalışırken masada yatıyor , kalemime pati atıyor , telefonun ahizesini düşürüp sesini dinliyordu .

Hanımefendi döndü . Elinde kocaman bir paket vardı . Kendi Gelen için tırmalama tahtası ve evden oluşan set , kedi tasması muhtelif oyuncaklar çıktı paketten . “ Kendi Gelen’e evde bakmam mümkün değil , eğer siz burada bakarsanız onu iş yerimin maskotu yapmak istiyorum . Ben Kendi Gelen’i kimseye veremiyeceğim çok rica ediyorum “ Dediğinde yapacak , diyecek bir şey kalmamıştı bana.

Kendi gelene 7 ay şantiyede baktık . Her türlü sağlık hizmeti , yemeği Hanımefendi tarafında ayarlandı hemen hemen her gün şantiyeye gelip onu sevdi oynadı . Bina ile beraber Kendi Gelen’i teslim ettim. Ancak ; uzun zaman şantiyelerimde Kendi Gelen’i aradım .

Evet Kendi Gelen inat etti , Çavuş onu dışarı attıkça o içeri girdi . İçeride bana bakışlarıyla birkaç saatliğine yatma hakkını aldı . Hanımefendi’ye gösterdiği sevecenlik , oyunmazlıkla , sıcaklıkla Türkiye’nin ilk Hayvan Hastahanesinin maskotu oldu . Her türlü imkandan yararlandı bilmiyorum kaç yıl yaşadı belki de halen yaşıyordur O annesini kayıp ettiği için savunmasız yalnız kalan kedicik . İnatçı , kurallara uygun hareket eden ve şansını değerlendirmesini iyi bilen kedicik. Kendi kendine şantiyemizde odama gelen KENDİ GELEN !

Geçen gün yürürken Kendi Geleni düşündüm ve nedense cevabını veremediğim şu soru aklıma geldi “ ŞANSLI MI DOĞULUR , YOKSA ŞANŞ YARATILIR MI ? ”

E.Funda DENİZ

22.03.2009