Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Fevzi Tek
Fevzi Tek

Yunus gibi

Yorum

Yunus gibi

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

963

Okunma

Yunus gibi

Türk tasavvuf düşüncesinin, tasavvuf edebiyatının en önemli temsilcilerinden olan Yunus Emre (1240?-1320?), bütün halkımızın candan sevdiği, hayranlık duyduğu mutasavvıf bir halk şairimizdir. Türk halkı onu bağrına basmış, yedi yüz yıldır unutmamış, hatıralarını gönüllerde yaşatmıştır. Şiirleri, asırlardır dilden dile, gönülden gönüle söylenmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Türkçemizi, Anadolu’da, halkın söyleyişine en yakın biçimde kullanmış; şiirlerinde “sevgi” konusunu çok samimi ve coşkun bir üslupla işlemiştir. Sevgi, onun şiirlerinin temel dokusunu oluşturmuştur.
Yunus’un dillendirdiği bu sevgi, Batı’daki hümanizmden çok farklıdır. Çünkü Batı kültüründe, insan ilişkilerinde “çıkarcılık” anlayışı her zaman ön planda tutulmuştur. Hümanizmdeki insan sevgisi, bir bakıma menfaat temeline dayanır. Hâlbuki Yunus, “Elif okuduk ötürü / Pazar eyledik götürü / Yaratılanı hoş gör / Yaradan’dan ötürü.” sözleriyle insanların, dolayısıyla tabiattaki bütün varlıkların “Yaradan’dan ötürü” sevilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Demek ki yaratıcıyı seven, bir bakıma kâinatta bulunan canlı veya cansız bütün varlıkları da (o yarattığı için) sevmektedir. Dolayısıyla tasavvuftaki sevgi, hiçbir beklentiye dayanmayan, ilahî aşk anlayışından kaynaklanan ve sadece Allah rızasının gözetildiği bir sevgidir.

İnsan, yeryüzünün en kutsal varlığıdır. Ona saygı duyulmalıdır. İnsanların kalpleri kırılmamalıdır. Herkese sevgi ve şefkatle davranılmalıdır. Yunus, bu konuyu“Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil / Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil.” sözleriyle dile getirmekte ve Allah’ın emri olan farz ibadetlerin bile ancak insanlara sevgiyle yaklaşıldığı takdirde anlam kazanabileceğini vurgulamaktadır. Ona göre bir insanın dünyada yapabileceği en kötü iş kalp kırmaktır, gönül yıkmaktır. Dünyada yapılabilecek en güzel şey de gönül almak yani Yunus’un ifadesiyle: “Hepisinden iyice / Bir gönüle girmektir.” Gönüllere girebilmek, insanların gönlünü alabilmek çok önemlidir. Gönül almak aslında çok da zor değildir. Bazen küçük bir hediye, küçük bir ikram bazen bir tebessüm bile insanların gönüllerini kazanmaya yeter. Bazen küçük bir ayrıntı, gönülleri ihya edebilir.

Şair, dünyaya çekişmek, kavga etmek için gelmediğine bilakis “dost evi” olan gönülleri yapmaya geldiğine yürekten inanmaktadır: “Ben gelmedim dava için / Benim işim sevi için / Dostun evi gönüllerdir / Gönüller yapmaya geldim.”
Böyle düşünen bir insan için geçici dünyalık heveslerin, kibir, gurur, hırs, haset, kin, nefret, düşmanlık duygularının hiçbir anlamı yoktur. İnsanları, yanlışlara yönelten de zaten bu duygulardır. Gönül dünyasını bu manevi kirlerden arındıran ve gönül bahçesini sevgi çiçekleriyle süsleyen şair, bizlere, anlamlı bir mesaj vermektedir: “Adımız Miskin’dir bizim / Düşmanımız kindir bizim / Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize."
Yunus Emre, bütün insanlığa, asırların ötesinden, insanlık sevgisiyle, barış, hoşgörü, kardeşlik ruhuyla yoğrulmuş idealist bir çağrıda bulunmaktadır: “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim, sevilelim / Dünya kimseye kalmaz.”
*
Bu çağrıyla ifade edilen birlik ve beraberlik atmosferine millet olarak çok ihtiyacımız var. Bir araya gelebilmek, konuşmak, tanışmak, kardeş olmak, işleri kolaylaştırmak, güçlüklere birlikte çözüm yolları aramak, sevmek ve sevilmek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu, kutsal bir insanlık görevidir. Dünya’mızı sevgi ve barış gezegeni hâline getirmek, dostluk, hoşgörü ve dayanışma içerisinde, gönül huzuruyla yaşamak, milletimizin ve bütün insanlığın ideali olmalıdır. Ülkemizde, yetmiş iki milyonu kardeş olarak kucaklamak, bir “sevgi toplumu” oluşturmak zorundayız. Çünkü millet olarak sevgi, dostluk ve kardeşliğe her zamankinden çok ihtiyacımız var. Sevgiden yoksun kalan gönüllerde, hayatı çekilmez hâle getiren kin, nefret, düşmanlık duyguları filizlenir. Sevginin sihirli gücüyle husumetler, düşmanlıklar bertaraf edilmelidir.
Yunus gibi sevmek, Yunus gibi duymak, Yunus gibi düşünmek ne güzel! Yunus gibi sevgi fedailerine, gönül erlerine ne kadar çok muhtacız.


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yunus gibi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yunus gibi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yunus gibi yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL