1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1081
Okunma
Yıl 1991 sonbaharı. Ben o kadar heyecanlıyım ki yerimde duramıyorum. İlk defa hayatımda bir işe başlayacağım. Gençliğin verdiği bir fütursuzlukta var elbette.Nede olsa gençlik yıllarım. Göreve başlayacağım yere gidiyorum. Orada bulunan kişilere soruyorum. Buranın amiri kim diye. Diyorlarki işte şu odada oturuyor. Odaya girmeden iki kez vuruyorum. Karşımda gördüğüm insan, benim kadar olmasada benden biraz daha yaşlıca birisi. Tabi selam verip geçiyorum karşısına. O zamanlar bir devlet dairesinde nasıl davranılır bilmiyorum. Ben saf ve temiz kalbimle soruyurom. Siz mi buranın müdürüsünüz diye? Hemen cevap veriyor elbette diye. Ben diyorum ki sizi hiç müdüre benzetemidm diye. Belkide orada o insanı kötülemek aşağılamak gibi fikrim olduğu için değil. Sanki karşımda daha böyle kaba, daha kelli felli birisini görmek istediğim için gibi sanki. Oysa karşımda duran insan oranın gerçekten oranın müdürüydü. Ben çok şaşırtmıştım. Bilmiyor neden. Karşımdaki insanın daha sükseli olacağını bekliyordum.O zamandan beri bir dost kazandım. Belki aramızda azıcık dargınlıklar olmuştur. Ama hiç bir zaman kötü bir niyetim olmadığı için beni her zaman affedeceğini biliyorum. Zaman ne çabuk geçiyor o günlerden sadace nerdeyse 20 yıl geçti.Hala o günleri hatırlayıp gülüyorum. Ne günlerdi o günler..