10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1377
Okunma

BABA ANNEM
Baba annem çok nezih çok iyi kalpli ve oldukça çocuklara
düşkün bir kadındı. Bu yaşıma kadar onun gibi bir insan görmedim, aslında
insan demek tam olarak onu ifade etmez. O bir melekti gerçek anlamda.
Oldukça dinine bağlı; ya oruçlu ya namazda yada zikirde bir insandı.
Başını yastığa koyduğunda hemencecik uyuyabilen halim, selim, müşfiki,
sevecen ve anaç bir insandı.
Baba annem bizimle birlikte olduğu için ona çok bağlı büyüdüm.
Adeta gölgesi gibi hep onunla oldum diğer torunlar da öyle. Annem ölünceye kadar
ona ismiyle hitap ettim. Sadece ondan başkalarına söz ederken annem dedim..
Önceleri herkes gibi baba anneme anne demiş olmalıyım ki anlayınca da anneme
anne demeye hep utandım. Baba anneme PÎRÊ dedim daha sonraları..Pîrê herkes
için yardım meleğiydi adeta..Her kadın için doğum ebesiydi ayrıca…
Daha altı yedi yaşlarında iken Ermeni tehciri ile kendisinden
iki yaş büyük ablası ve amcalarının kendi yaşlarındaki kızı ile Kahramanmaraş’
tan göç ettirilmişler. Ablasını bir aile kendisini bir aile amcasının kızlarını da bir
aile bir çeşit evlatlık almışlar..Amcasının kızını birkaç sene öncesinde gördüm,
arapçadan başka bir dil konuşamıyordu. Amcasının kızı ve ablası Suriye de yaşarlardı.
Baba annem gelinlik yaşa gelince dedem ile evlenmiş. On çocuk doğurmuş bunlardan
altısı daha çocuk iken cennete kuş olmuşlar. Baba annem küçük yaşta ölen çocuklar
için Allah onları cennetine kuş olarak aldı derdi. Bir günün; sabahında oğlunu akşamında da kızını yitirdiğinden olsa gerek onun öylesine çocuklara düşkünlüğü.
O zamanlar doktor en yakın Diyarbakır’ da olabilirdi, ulaşımın güçlüğünü de hesaba katarsak çocuklar kaderleriyle başbaşa yaşarlardı..Bir köye boğmaca, kızıl, kızamık,
tifo, suçiçeği vb bir salgın hastalık gelince köy çocuklarının yarısından fazlası cennet kuşu
olurdu. Belki bu nedenledir bizim kadınlarımız fazla doğurgandır. On çocuğun bir ikisi
yada üç dördünü ancak büyütebiliyorlardı.
Bugün bile bu coğrafyada yine çocuklar zamansız ölüyor. Cennete kuş oluyorlar. Kimisi mühimmatla oynarken mühimmatın infilak etmesi sonucu , kimi silahla
vurularak kimi panzerin altında can vererek, kimisi de şuraya buraya yerleştirilen bombaların
patlaması sonucu ölüyor. Kimileri Halepçe de toplu şekilde, kimisi Amud da sinemaya toplanarak yakılması sonucu öldürülüyor. Bu coğrafyada çocuk ölümleri açısından değişen bir şey yok. Yine bir düzine çocuktan üç-dördü yetişkin olabiliyor. Allah cennetinin kuşlarını hala kürt çocuklarından seçiyor….
Not:Konuyla ilgili DİREN şiirimi okuyabilirsiniz….
Not:Resim TARAF gazetesi
Necirvan ŞENGALİ
13 HAZİRAN 2010