Aşkın tarifinin zor olduğunu ve aşk hakkında türlü tanımlar yapıldığını hepimiz biliriz.Aşk insanlık tarihi kadar eski ve bir o kadar derin bir mevzudur bence.Kazdıkca insanı içine çeken ve kazmadığında ise yukarıda seni bir merak deryasında yüzdüren tarifi ’anlatılmaz,yaşanır...’ cinsinden olan üç harfli bir muamma AŞK.
Antoine Bret aşkı şöyle yorumluyor;
’Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur.’ Aşk ve mantıkla bir bağ kurmaya çalışsak bile birinin başladığı yerde biri bitiyor...
Söz gelimi günümüz aşkları; sözde mantık aşkları ve bir çeşit vitrin sevdaları. Hissiyat ve duygunun yerini şekil ve şemalin aldığı.Ve yıllardır Türk filmlerine replik olan ’parayla saadet olmaz,bedenimi satın alabilirsin ama ruhumu asla’ gibi sözler aslında bir çeşit haykırıştır bu gidişhata.
Ne güzeldi değil mi? Gözgöze bakışmaların kıymet biçilemez olduğu o yıllar.Sevgiliye duyulan özlemin hayata bedel olduğu o anlar.Şimdilerde özlemini duyduğumuz gerçek aşk tanımına uyan heyecanlar.Hayatımıza dair birçok şeyin yozlaştığı şu dönemde malesefki aşklarda yozlaştı ve geçerliliğini yitirdi.
Ama sizler ümidinizi yitirmeyin! kumsalda bir inci tanesi gibi aşk sizi bekliyor.Önemli olan çaresizce kumsalda debelenmek değil,o inciyi bulacağım ümidiyle devamlı bir arayış içinde olmaktır...