8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1464
Okunma

Güneş sımsıcak ışıklarını odanın perdesinden içeri gönderiyordu. Sabah kahvaltıyı hazırlamak için çay suyunu ocağın üzerine koyarken, sitenin bahçesinden zayıf bir ses çalındı kulağıma:
-Simit gevrek, çıtır çıtır…
Ara sıra alan olur düşüncesiyle, site girişine gelen orta yaşlı simitçinin sesini tanıdım. Tatil günlerinde, çocukların bizde olduğu günlerde, bizim de favorimiz olan, çay sofralarımızın olmazsa olmazı simit, fırından yeni çıkmış, çıtır çıtır…
Yoğun çalışma hayatının kaybettirdiği, önemli öğünlerimizden biridir kahvaltı.Bütün ailenin masa başında toplandığı, işe gidecek olanlarla, okula giden çocukların sabahın ilk saatlerinde buluşma noktası..Biraz daha fazla uyuyayım diyerek, bir çok ailede, hafta araları uzun zamandan beri terk edilmiş, aslında güne zinde, daha enerjik başlamanın, en önemli kuralı.
Çocuklarımın okul yıllarında, onların kahvaltı yapmadan evden çıkmalarına asla müsaade etmediğimi, gülümseyerek hatırladım. İkisi evlenip de kendi evlerinde yaşamaya başlayınca, yarım saat fazla uyuyabilmek için, hemen terk ettikleri önemli öğün.
Belki bir çoğumuzun, önemsemeyerek, kuru bir poğaça ile geçiştirdiğimiz, bazen de:
-Aman kilo almam, boş ver diye atladığımız bu kahvaltının önemini, şu özlü söz ne güzel anlatıyor:
-Sabahları kral gibi ye, öğlenleri memur gibi, akşamları fakir gibi ye.
Bizler, Türk millet olarak bunun tam tersini yapıyoruz.
Sabahları, peynir zeytin yumurta, salatalık, domates gibi, gün içinde, vücudun çok gereksinim duyduğu, önemli protein kaynaklarını, boş vererek, kuru bir poğaça gibi yağ ve karbonhidrat yönünden zengin tek tip, sağlıksız bir öğünle, çocuklarımızdan okulda başarı, kendimizden de güzel verim almayı umuyoruz.
Sabahları okula giden çocuklarımıza içireceğimiz bir bardak süt ile, bir kaşık balın, hem kemikleri, vücut sağlıkları için, hem de derslerdeki başarıları için ne denli önemli olduğunu uzmanlar vurgulayarak anlatıyor.
Osmanlılar döneminde, sabahları kahve içme alışkanlığı ileri derecede yaygındı. Mideye dokunmaması açısından, kahveden önce peynir zeytin, gibi şarküteri ürünleriyle sabah yemeği yenir, bunun adına da kahveden önce anlamında, kahvealtı denirdi. Konuşa konuşa zamanla, kahvealtı, yuvarlanarak kahvaltı haline dönüştü.
Sabah, kendimiz hazırlanırken onbeş yirmi dakikada demlenecek bir çay ile, birkaç lokmayla da olsa yiyeceğimiz kahvaltının, eşlerin ve çocukların, o masa başında buluşmasının, aile olmanın güzelliklerini de çok güzel yansıttığı, aradaki sevgiyi pekiştirdiği kanısındayım.
Ben sabahın hangi saatinde de olursa olsun, bu öğünü atlamadan, hazırlayıp, beraber bir çay içmenin keyfini hiçbir şeye değişmem.
Herkese, mutlu, huzurlu, aile birlikteliği içinde huzurlu çay sofraları diliyorum