4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
723
Okunma
Ne kadar yıkılmaz duruyoruz...
Asırlar boyu gelişen ve dünya’ya hakim olmaya çalışan yaratılmışlığın çemberinin dışına çıkamıyan biz...
ne kadar yıkılmaz duruyoruz.
Asırlar önce neler icat oldu ve o dönemde yaşanan tüm olayları ne kadar doğru bir yazarın elinde okuduk.
Toles karanlıkta düştüğü gün zeytin hasatınında bahsetmişti, bu yıl zeytin çok olacak demişti bi an gözleri semaya kayık halde kalmıştı....onu duyanlar onun bilgeliği karşısında zeytin hasatına önem verdiler ve hazırlıklarını zamanından önce yapmaları onlara çok şey kazandırmıştı.
evet Toles haklı çıkmıştı...
o dönemleri düşlüyorum , ekonomi ne anlamda ve hayat şartları sadece ev görüntüsü kurmak , alışveriş kaygısı olmadan , kayıt altında olmadan yaşamak ve buluşlar ...
çok garib değil mi sizce de teknolojinin gelişmesini sağlayan büyük fikir adamlarının hepsinin hayatı mütevazi ve görüntüden uzak bir yaşam...
ve kahraman olan hükümdarlar...
onlar ayrı bir manzara zaten gözlerimizin önüne Timur’un şavaş teknikleri ile yendiği Osmanlı...
Sultanın kahr olduğu gün...
ya ibni sina...
İnsanlık için ne kadar hastalığa buna bağlı olarak tıbbı nasıl oluşturdu...
ya da farabi...
boşluk ve mutluluk teorileri ile yunan filozuflarına ders verdi...hepsi sus pus olmuştu bu aklın karşısında...
hani Nesimi derisinde hüzün bin bir yüze yansırken onun korkusuz hali....
ve hitler..
binlerce insanı ırkından dolayı yaktığı gün...dünyaya hizmet ettim demişti..
Freud’e sormuştu yaşlı kadın ;
Aşk acısını hafızamda silemiyorum dediği gün...
tebessüm içinde , hafızanın içine girmişti , girmişti evet ve kendi hafızasını bulmuştu...
neden yoklar şimdi ?
ne kadar da yıkılmaz gibi duruyoruz böyle....
Afrika’da aç çoçuklar , Filistinde ölen binlerce insan yada Irak kurtuluş günü olarak gördükleri ve bayraklarla karşıladıkları kişilerin zulmü altında ağlamaları....
bütün bunlar için mi çalıştı binlerce büyük beyin...
düzeltmek için düzeni , düzensizliğe çeken akıllara yazıklar olsun...