5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1340
Okunma

Dedemin babası Koca Ali, 1. Dünya savaşında Gazze’de ingilizlere karşı savaşmış. Dedemden naklen anlatılan hatıraları hep aklımdadır.
Vaktiyle bizim vilayetin adı Silifke imiş. (1934 yılında il merkezi Mersin’e taşınınca ilçe olmuş.) Silifkeli Koca Ali ve Mehmet onbaşı Gazze’de omuz omuza savaşmaktadır. Her taraf kuşatıldığı için, yiyecek ve erzak ikmalinde sıkıntılar çıkmaktadır. Üç günde bir el ayası büyüklüğünde kuru tandır ekmeği ve iki günde bir, bir matara su verilebilmektedir askere... Tam çatışma anında, Silifkeli Mehmet onbaşı kafasından vurulur ve şehit olur. Dedem Koca Ali’nin kucağında can verir. Koca Ali’nin bohçasındaki tandır ekmeği, şehidin kanını bir sünger gibi içine çeker. Kuşatma daralır, Türk askeri zor durumdadır. Artık erzak gelme ihtimali de kalmamıştır. Asker, o kadar perişan olur ki, Dedem Koca Ali, arkadaşının kanıyla kıpkırmızı olmuş ekmeği yemek zorunda kalır.
Aylar sonra ordu çaresiz geri çekilir. Gazze, İngiliz işgaline girer.
Dedem bu hatıraları bize anlatırken hıçkıra hıçkıra ağlardı. Gazze’nin benim gözümde Silifke’den veya Erdemli’den hiçbir farkı yoktur. Orada şehit kanı ve gazilerin hatıraları hala canlıdır.
Gazze, ay yıldızlı bayrağı çok özlemiştir... Ecdadımızın hasretiyle yüz yıldır kavrulan bir vatan parçasıdır.
Halil GÜLŞEN