3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2165
Okunma

UMUTLU YARINLAR...
Acılı ve sancılı bir giriş yapıcam...
Hayat; basit, acımasız, iç acıtıcı ve yaşanılmaz. insanoğlu hem hayatta çekiyor hemde hayatta yaptıklarından dolayı ahirette... Bu ne bitmez karmaşa bu ne bitmez bir kaos bu ne bitmez acı.. Tanrım yokmu bunun bir ilacı? Neyin vebali bu? kimin günahı?
Gece; sessizliğin içinde ve acının bitmez çığlığında uyuyan şehirin karanlık ahengi...
Gündüz; yaratıkların uyandığı ve o güzelim tabiatı kirlettiği saat dilimi... Yazık! çok yazık! insan insandan korkar olduk, birbirimizin yüreğini acıtmaktan zevk alır olduk. Bu nasıl bir düzendir bu nasıl bir yürek çırpınışıdır bu nasıl bir çırpınırken batmaktır... anlamıyorum! gözümüz öyle bir dönmüş ki artık birbirimize acımasızca kıyar olduk, en önemlisi kendimize kıyar olduk, darağacında sallandırmaya kendi yüreğimizden başlıyoruz geriye kalanların kayıbı kolay olur oldu bize...Bugün içim çok dolu aslında yazılacak o kadar çok şey var ki ama ne yazsam nafile... boşuna daha fazla doldurmayacağım bunlarlar yazımı doldurup yorulmayacağım çünkü yazsamda bir önemi olmayacak. Herkes bildiğini okuyacak. O yüzden izliyorum sadece... gördükçe üzülüyorum... üzüldükçe çaresizliğim dahada kuyulaşıp derinleşiyor...
Evet yine polyannacılık oynamaya devam edelim ve şöyle diyelim, ne olursa olsun hayat yaşamaya değer yaşanır kıldığın müddetçe zaten yaşanır kılmaktan başka da şansın yok... iyi yarınlara diyerek bitirmek isterdim bu yazıyı ama üzgünüm "iyi yarın" diye bir şey yok! olmayacakta! Üzgünüm her sabah kalktığında yine savaş, yine bir düş yıkımı, yine yüzlerce göç ve sayısız sevgisizlik o yüzden şöyle diyorum ve sende söyle "Umutlu yarınlara" herşeyin ortasında kirlenmeyen tek sözcüktür "umut" o yüzden umutlu yarınlarda görüşme umuduyla...
Hoşçakal
Ekim 2008