9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
953
Okunma

Bazen bir karanlığın içinde, olmak ister insan.
Sessizliğin içinde, nefesini ve kalp atışlarını bir an durdurup ,hayatın soluksuz nasıl olacağını düşünmek gibi !
Düşünmek! İşte biz en çok bunu yapmayı istiyoruz.
Düşünmeyi becerebilmek.! Bu nasıl olur.? Ne yapmalıda bu düşünceyi beynimize, format atılsa dahi ,zihnimizden hiç çıkarmamalı.
Onun için ,karanlıkta bu düşünme hissimizin, artmasını sağlamalıyız.Sadece karanlıkta mı düşünülür.?
Zorlayarak olmaz elbette, içimizde yaşamalıyız, önce ruhumuzun temelini oluşturmalıyız .
Farklı bir hayatta yaşamanın ,bizleri ne denli huzura erdireceğini düşünüp aşk ile yoğurmalıyız hamurumuzu ,sonrada dinlenmeye bırakıp, üzerini örtmeliyiz,kıvama gelmesi için ise ,sadece sabretmeliyiz.
Köhnemiş ,aciz, zavallı bir köşede var olmalıyız. Nefesimizin adımlarının peşinden koşmak gibi, ya da sadece adımların koşmasın da nefesi susturmak gibi.
Kuytu, sessiz ve hiç gün ışığı girmeyen, karanlığın, sessizliğin de , sessizliğin, ahenginde, rengini kaybetmiş bir pusula edasında ,gözlerimizi yumup ,kendimizi öylece düşünceye bırakabilmek.
Bu mümkün mü?
Bir gayretle deneyelim.!
Şimdi ! Gözlerimizi iyice yumalım ,hiç sıkmadan kendimizi ,yavaşça gevşetip , bırakalım soluğumuzu .
Meltem esintisindeki, dalgaların sıcak savruluşuna.
Ve ıssız bir adanın dört yapraklı goncasındaymış gibi, sallandır yüreğini.
Maviliğin tüm çoşkunluğunda , harmanlayarak , öylece ıtırın ferahlığına salıver gönlünün kanatlarını.
Doyumsuz bir hava var,,ılıman bir seda dokunuyor kulaklarına, bir anda ,katre katre yüzüne çarpıp okşarcasına ,içine çek misk-i amberin kokusunu.
Tüm iliklerinde hisset ,cennet masalının, hurilerle çevrilmiş yeşilliklerdeki büyüsünü.
Duyduğun kokunun , içinin her zerresine nüfuz ettiğini ,eriterek iliklerine yerleştiğini düşünüp ,seni esir almasına izin ver.
Sadece ve sadece , teslimiyetin nasılda ,yüreğini ,feraha çıkartıp,arşın gölgesinde,kuralsız ve çıkarsız, pamuk ipliğinde, kanat takmışçasına yürümenin,ne denli güzel bir duygu olduğunu hisset.
Öylece bekle zamanın ahirinde. Beşiği hiç sallanmamış bir bebek masumluğunda.
Vaktin iki yakasını bir araya getirmeyi başarmak gibi.
Hırçın bir dalganın ellerine,sabır tesbihini vermek gibi.
Tüm utanmaz ,arlanmaz kötülükleri yavaşça üfle, kendilerininde bilmeden geldikleri, karanlık kuyulara.
Akça pakça oldu şimdi içerin değilmi ?Sanki bir teraziye, iki tane yeni doğmuş bulut koymuşlar gibi.
Günahsız, saf ve dingin bir gönül rahatlamasıyla , eğ yavaşça başını,rüzgarın seni dalgalandırmasına izin ver.
Sis/in büyüsünde kaybol. Bırak sen ,”ONA” kendini,”O” bilir seni , yüreğindeki ruh/la nereye ,götüreceğini
Sadece hisset.Eline batanın bir diken olmadığını,O senin fenalık yapmanı istemeyen Rab/binin bir işareti.Seni her daim seven ,koruyan ve gözeten.Merhametlilerin en merhametlisi.
Şimdi dokun gülün yapraklarına.Katmerli açışındaki şu fevkaladeliğe bir bak ,nasılda özenli yerleştirilmiş,nasılda renk renk ilmek ilmek dokunmuş.
Her satırında, aşk ile bakan gözlerdeki ,sevda bülbülleri var.
Ya kokusu, nerede, imal edilmiş.
Derince bir nefes çek içine,çekebildiğin kadar çek ,doldur iliklerinin aralık kalmış boşluklarını.
Doldur ki her nefes alışında bir daha sinsin ,yerleşsin içine.
Yerleşsin,de bir daha hiç çıkmasın uyanamamışlıktan