Rüzgarın ılık ılık esmesini teninizde, saçlarınızda hissedebilmek, toprağı yararak güneşe merhaba diyen bir çiçeğin ilk dalını parmak ucuyla okşayabilmek, sabahın ilk ışıklarıyla yuvasından çıkarak rızkını aramaya başlayan karıncaların şaşkın bakışlarınız arasında ne kadar azimli ve gayretli olduklarını fark edebilmek…
Derin bir nefes alarak hayatın en güzel anının o an olduğunu zira yaşamak, hayatta olmak daha da önemlisi var olmak duygusunu ciğerlerinizden ruhunuza taşımak…
Şu ileride; telaş çemberinde koşuşturan, bakışlarını dahi insanların çehrelerinden, gözlerinden uzak tutan insanlardan olmadığınızı, bir gülümsemeyi, bir merhabayı ya da hoş bir bakışı eza görenlerden olmadığınızı ve bunların tam tersi bir davranış içerisine girmeyi hedeflediğinizi, bu günü böyle geçirerek mutlu olacağınızı anlamak…
Otobüste herhangi birine yer vererek, içinizde minik bir coşkunun çeşmesini açmak…
Adımlarınızın sadece bedeninizi değil ruhunuzu da taşıdığını düşünerek, hiç değilse dualarınızla yakınlarınıza, bütün insanlara güzellikler dileyerek vicdanen sorumlu bir insan olduğunuzu sadece kendiniz istediği için yerine getirebilmek…
Bulunduğunuz yerde karşılaştığınız insanlara sert cümleler dahi kurmaktan sakınarak, onları incitmeyecek bir üslup ile sevindirmek…
Karşılık beklemeden, başkalarının isteği olmadan yardımcı olabilmek için teklifte bulunabilmek…
Siz yüreğinizde ki şefkat ve hoşgörüyü koruyup inancınızı her şeye rağmen muhafaza ettiğiniz sürece en ön saftasınız demektir…
Gerçi sizin ön safta olma iddianızda zaten yoktur.
Siz aslında böylesiniz…
Siz mutluluğu arayan, güzellikleri benliğinde toplamayı bilen bir insansınız…
Siz gerçekten çok güzel ve hoş bir insansınız…
Allah’ın yarattığı en değerli varlıksınız…
Hepinize merhaba.

Resul Karahan