16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1382
Okunma

Kaç gündür minik kızıma vermekte zorlandığım bir cevap var… Neden öldüler ki anne .?! Kader ve kazaya inanan her insan gibi cevaplarım belli ama… Onların ölümündeki ucuz çığlığın yankısı hala usumda bir sorgu cehennemi… Ve değişmeyecek olan tek şey onların bir daha gelemeyecek olmaları…
Madencilerin kömür karası hikâyelerinin özü, yüreklerindeki bembeyaz alın teri aslında… Onlar emeğin ap ak gerçek işçileri… Bugün de dün de yarın da onların ölümü ihmalin, duyarsızlığın, vurdumduymazlığın kabuğunda anılıp bitecek ve izi sadece onların ocağını saracak her gün büyüyen alevle… Ama gözlerindeki yaşam için siyaha dalan aydınlık duruşları sönmeyecek gece demli hikâyelerine rağmen…
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TKK) Karadon Müessesesi’nde meydana gelen patlamanın ardından hayatını kaybeden 30 tane yüreği, güneşin ellerinde açan yazgısı kömür renkli canları bugün toprağa veriyoruz…
Emekli olduğu halde geçindirmek zorunda olduğu ailesinin son keşkeleri, bir ay sonra dünya evine girecek olan gencin nişanlısının yüreğindeki yangının sellere dönen çığlığı, tek oğlunu okutup mühendis olduğunu gördüğü ilk yılında karanlığın sonunda yıkılmıştı bir babanın kalesi… Bütün bu duygu fırtınaları Zonguldak’taki facianın garip ve üzücü ayrıntılarıydı bende uyanan…
Geçtiğimiz günlerde başka bir maden kazasında ölen işçilerin ailelerinin açtığı davada karşı tarafın avukatının verdiği cevap çok ilginçti… "ülkemizde 3,5 milyon işsizin bulunduğu göz önüne alındığında aylık 700 lira ile iş imkanı sunulması, sigorta primleri ve vergilerinin ödeniyor olması işçiler için bir nimettir" Düşünüyorum da masa başında oturup ruhunda vücudunda düşüncelerinde hiç ter akıtmadan 700 liranın üstünde maaş olan kaç milyon var ?!!!
İşçi ölümlerinde Avrupa da birinci dünyada üçüncü olmamızın ve bizi bu sonuca getiren azmin arkasında ne var acaba? Başka ülkelerde bu tür ölümlerin artık çok nadir görüldüğünü, oralarda ihmallere fırsat verilmediğini de düşünüp ülkemizdeki bu korkunç çaresizliğin kabus gibi yürekleri öksüz bıraktığını görmek yarına açılan pencerelerimizdeki ateşten buğulu resimler aslında…
Onlar için ağlamak babası ölmüş çocuğun gözyaşlarına geleceğine çare değil artık…
Bu kazanın gündemde tutulmasını sağlamak gelecekteki babasız, kocasız, evlatsız kalan ocakların ateşine yağmur değil artık…
Çare Çin’den Avrupa’dan mühendisler getirip kazaların korkunç ihmalinin üstünü bastırıp suni koşturmalar yapmak değil artık…
ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Güyagüler “27 yıl önce rapor yazdık, hiçbir öneri yerine getirilmemiş” demiş… Olay bu aslında… Düşünsenize herkesin güvenliği adına atılması gereken anahtarlar bile yok ortada… Zamanın bencil basamaklarına yayılarak güvenliği sağlamaya çalışan bir vurdumduymazlık ve maden şehitlerinin son nefeslerine dokunan keşkeler yeniden getirmeyecek onların alın terleriyle ıslanan onurlu duruşlarını…
Çare, artık söylemek değil yapma zamanıdır… Vakit ötelemek değil her ayrıntıyı ülke adına, insanımız adına, geleceğimiz adına, gözlerinde yaş kalmayan maden ocaklarındaki şehitlerin aileleri adına somut çalışmaları sonuçlara kavuşturma vaktidir…
Mehtap ALTAN
21 MAYIS 2010