2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
788
Okunma

Kur-ansız Kabre Girmeyin.
Diyanet İşler Başkanlığının yapmış olduğu bir araştırmada Müslümanların Kur-an’ı okuma anlama çalışmalarının yetersizliğinden yakınma ile Müslüman’ları bu konuda daha gayretli ve daha dikkatli olamaları adına yapmış olduğu bir uyarıya ismini gizli tutuğum bir vatandaşın itirazı ve onun bu itirazına karşı yazmış olduğum cevaptır.
Dostlarımın dikkatine arz eder, İnananları inançlarının kutsal kaynağı olan Kur-an hakkında daha gayretli ve daha dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizmek isterim.
Allaha emanet olunuz.
“…….- Görüşüm, kuran bilmeyen vatandaş, değil, aç kalmayan vatandaş....
Vatandaşın işyerlerini, fabrikalarını, tarlalarını,gavurlara satarak kuran öğretemezsiniz.Önce mide dolacak,sonra beyin.Kral dairelerinde haç yapmaya benzemez bu işler.Unutmayın KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR. MÜSLÜMANLIKTA AYDINLIK ÇOK ÖNEMLİDİR. SİZ NE YAPTINIZ AYDINLARI İÇERİ TIKTINIZ. SİZ MÜSLÜMAN OLAMAZSINIZ.”
Kur-an bilmek, Kur-an öğrenmek, aç kalmaya sebep olmadığı gibi.
Bilakis karın ile beraber kalp ve kafanın da doyurulmasının adıdır.
İşyerini, tarlasını, fabrikasını gâvura satan da, kuran bilgi ve şuuruna sahip olanlar değil, Kuranın insanlık ve dünya görüşünden mahrum, her şeyi sadece dünya menfaatinde gören zavallı, ya materyalist, ya kapitalist veya basit bir menfaat için hiç bir değer tanımayan, her şeyi mubah gören makyevalist görüş sahibi olan zavallılardır.
İslam içinde milyonda biri geçmeyen kral dairesinde hac yapanları tenkit edeceğine;
Ahlaksızlıklarına sınır tanımayan soysuzların Hava-i adası turistik gezileri, Montekarlo kumar partileri, Fransız ve sair Avrupa patentli pahallı makyaj malzemeleri ve şampanyalarına bir devlet bütçesi akıtan insaniyetten uzaklaşmış neidüğü belirsiz haramzade kalabalıkları görsen sanıyorum daha isabetli bir iş yapmış olursun.
Müslüman zengin olamaz diye bir kural varmı?
Tavsiye edilmese de Zengin bir Müslüman, imkânları elverdikten sonra helal dairede (helal sınırlar içinde) yüksek bir hayat standardı yaşayamaz diye kuranda ayetmi var?
Komşunun doyurulması nedense hep Müslümanlardan bekleniyor.
Birazda İslamiyet’i beğenmeyenler kendi komşu ve akrabalarını düşünüp doyursalar ya.
Düzenini bozduğunuz dünyanın, onarım ameleliği ile angarya işlerini neden Müslüman’a yaptırmaya çalışıyorsunuz.
Alçak eşek binmeye, yetim çocuk dövemeye gelir mantığından vazgeçin artık.
Hangi Müslüman, aydın diye tanımladığınız, insanlığın kurtuluşu adına bir harf bile yazmış olan bir insanı içeri tıkmış veya ona minnet yerine düşmanlık hissi beslemiş?
Siz Komünist sistemlerden daha jakoben ve baskıcı bir dikta olan Türk Cumhuriyetini İslam inancına bağlı; en azından saygılı bir devlet idaresi mi zan ediyorsunuz, ki, onun hışmından en büyük hisseyi almış en büyük zulme maruz kalmış olan Müslümanları sorumlu tutuyorsunuz!
İlk emri oku diye başlayan bir din, beşikten mezara kadar okumayı emir niteliğinde tavsiye eden Peygamberi ve İslam içinde Peygamberden sonra en çok saygı duyulan bir şahsiyet olan Hz. Ali’nin, bana bir harf öğretenin kölesi olurum demesi İslam’ın, Müslüman’ların ilme ve ilim adamına vermiş olduğu değerli göstermeye yetmez mi?
Kendi suçunuzu İslam’a ve Müslümanlara fatura etmekten vazgeçiniz.
ARTIK MÜSLÜLMANLAR SİZİN BİLDİĞİNİZ başkasına kızdıkça hıncınızı çıkaracağınız zavallılar topluluğu değildir.
Yazımın bundan sonrasını size ve sizin gibi düşünenlere değil; Kur-anı seven, ona değer veren fakat maalesef hayat şartlarının imkânsızlığından dolayı onu okumaktan ve anlamaktan mahrum kalan, veya planlı bir şekilde mahrum bırakılan Müslüman’lara diyorum ki;
Değerli Müslümanlar,
Futbolcu ile futbol sever ayı şey olmadığı gibi,
Müslüman’la Müslümanlığı seven de aynı manaya gelmez..
Müslüman’sak artık Müslüman’ca yaşamaya karar verelim.
Ve bu konuda ne gerekiyor ise, Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışalım.
İslam Kur-ansız olamayacağı gibi,
Müslüman’da Kur-ansız kalmamalı.
Değerli Dostlar ne yaparsanız yapın!
İş, davranış ve düşüncelerinizin Müslüman olgunluğuna İslam’ın izzetine leke olmamsına dikkat ediniz.
Bakınız İslam düşmanları İslam’a saldırıya güçleri yetmeyince Müslüman’ın zaaflarının faturasını İslam’a kesiyor.
Değerli Dostlar.
Dünya ticaretinde, siyasetinde, teknik ve sosyal gelişmelerinde yeriniz alıp çağa yön verecek bir kimlik ve kişilik ile ÇAĞA BAŞ OLUNUZ.
Çağa baş olmayanlar kuyruk olmaktan asla kurtulamazlar.
Tarihinize bakınız İslam ahlak ve inancına bağlı, saygılı davrandığınız asırlarda çağa baş olduğunuz dönemlerdeki izzet ve azametinizi görünüz.
İslam adalet, ahlak ve inancından uzak düştüğünüz zamanlardaki içine düştüğünüz zillet ve esareti dikkate alınız.
Kararınızı ona gör veriniz.
Bir diğer konu;
İnsan sadece mideden ibaret olmadığı gibi,
midemizin ihtiyaçlarını gerçek manada temin eden de biz değiliz.
Allah hayat verdiği mahlûkların rızıklarını Ulûhiyetinin gereği olarak hayatlarını devam ettirdiği sürece veriyor.
Hayat ile beraber hareket vermediklerinin rızkını ayaklarına herhangi bir vesile ile gönderiyor.
(nebatat en güzel örnektir.)
Hayat ile beraber hareket verdiklerinden ise akıl, ilim ve irade vermediklerini içgüdüleri ile rızıklarına yönlendiriyor. (hayvanlar)
Eşref-ul mahlukat, halife-i ruyi zemin mahbup ve muhatab-ı ilahi olan insanın rızkını da vermiş olduğu akıl, ilim, irade ile insan onuruna layık bir şekilde, ona esaret zilletini his ettirmeden gayret ve çabası karşılığında veriyor.
Rızkımızın temininde bize önemli ölçüde özgürlük verilmiş gibi görünse de; Bakın gıda ve besinlerimizi topraktan çıkaran biz olmadığımız gibi, onları midemizde vücudumuzun istifade edebileceği bir duruma getiren de biz değiliz.
Demek ki yeme ve içmeyi hayatın gayesi olarak dert edinmek te doğru değildir.
İnsan YEMEK İÇİN YAŞAYAN DEĞİL, YAŞAMAK İÇİN YİYEN bir mahluk olduğunun farkında olması gerektir..
Dünyada aç ve açık kimse olmadığı gibi, Şu fani dünyada ölümsüz ebedi yaşayacak bir insan da yoktur.
Ölenin dünyalık mal ve makamından ahirete bir şey götürme imkânı da olmadığına göre.
O zaman,
Değerli dostlar D İ K K A T.
Beyaz bir çuval içinde, dar, loş ve karanlık bir çukura hemde en sevdikleriniz, bel bağladığınız dostlarınız tarafından yalnızlığa terk edileceğiniz günü asla unutmayınız.
Ve ne yaparsanız yapın;
SAKIN HAAA!!!
KABRE İMANSIZ,
KUR-ANSIZ VE KURAN SERMAYESİZ GİRMEYİNİZ.
Benden söylemesi.
Zaten bu konuda en etkili sözü her zaman olduğu gibi İnsanlığın HALASKARI Hz. Muhammed (Sav.) söylemiş “ŞERRUN NEDAMETİ YEVMEL KIYAME” pişmanlığın kötüsü kıyamet günü EYVAH veya KEŞKE diyecek duruma düşmektir.
Yarın faydası olmayacak günde KEŞKE DEYİP DÖVÜNMEK ZORUNDA KALMAYINIZ.
Allah İnananlara İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAYI,
İnanmayanlara da İnançsız bir hayatın elem ve sıkıntılarından dolayı YAŞANMAYA DEĞMEYECEĞİ GERÇEĞİNİ GÖRME VE ANLNAMA İDRAKİ VERMESİ dilek ve temennilerimle.
.