Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL

YAHUDİ'YE ÖZEL, KİN

Yorum

YAHUDİ'YE ÖZEL, KİN

11

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1391

Okunma

YAHUDİ'YE ÖZEL, KİN

YAHUDİ'YE ÖZEL, KİN

İsrail, yıllardır Filistin’de acımasızca katliamlar yapıyor. İnsan olan, vicadanı olan hiç kimse bunu onaylayamaz ve tepkisiz de kalamaz. Kalmıyor da zaten. Her ne kadar göstermelik bile olsa sonunda ağabeyi ABD bile isyan etmeye başladı.

Fakat başka ülkelerde başka katliamlar,zulümler de oldu ve olmaya da devam ediyor. Boşnaklara karşı Sırplar, Çeçenlere karşı Ruslar, Iraklılara,Afganlara ve daha dünyanın bir çok bölgesinde Amerikalılar, Uygur Türklerine karşı Çinliler v.b.

En çok savaştığımız Ruslar : Tarihte az mı canlar almışlar bizden, az mı katletmişler insanlarımızı ? İngilizlerin, Yunanlıların, Ermenilerin yaptıkları unutulabilir mi ?

Öyleyse neden sadece Yahudiler ? Yahudi kelimesinin geçtiği yerde niçin kükremeye başlıyor insanlarımız ? Oysa İsrail ile stratejik müttefikiz. Uçak satın alıyor ve uçaklarımızı tamir ettiriyoruz bir de. Yahudi ırkına bu kadar düşman olmakta haklı mıyız gerçekten ?

İngilizlerle neredeyse kanka olmuşuk. Son zamanlarda Rusya ile de öyle. Yunanla iyi geçinmek için yoğun çaba sarfediyoruz. Ermenistanla da keza öyle. Yapılanlar ve yapılmak istenenler sizce yanlış mı ? Tarihte yaptıklarını unutmayıp kin ve nefret duymaya devam mı etmeliyiz, yoksa geçmişi unutmadan da olsa kin ve nefret tohumlarını baskı altına almaya mı çalışmalıyız ? Fakat Yahudiler mutlaka istisna mı olmalı ? O ırkı yeryüzünden silmeli miyiz mutlaka ?

Peki başklalarının bizim için ne düşündüklerini hiç düşündünüz mü ? Meselâ Ermenistan, her ne kadar ilişkilerimizi düzeltmeye çalışıyor görünse de - Bizim İsrail’e yaptığımız gibi - aslında bizi yıllardır soykırım ile suçluyor ve suçlamaya da devam edecek gibi görünüyor. Bizim Yahudilere baktığımızdan farklı bakmıyor bize. Hatta çok daha fazla kin ve nefret besliyor bize karşı. Üstelik bizim yapmadığımız çok şeyi yapıyor uluslararası arenada. Tüm dünyanın bizi soykırım ile suçlaması için olağan üstü çaba sarf ediyor. Üstelik bunda bayağı da başarılı oldular. Baksanıza Fransa’ya ; Türkler soykırım yapmadı, diyen hapsi boyluyor.

Yunanlıların, Rumların da bize karşı buna benzer bir kin ve nefretleri söz konusu. Büyük bir ihtimalle onların da en büyük kin duydukları, imkânları olsa bir kaşık suda boğacakları tek millet biziz.

Bir de içimizdeki ve dışımızdaki Kürtler var. Onlar da bizi soykırım ile, katliam ile suçluyorlar şimdi. Diyebilirim ki ; bizim Yahudiler hakkında düşündüklerimizden hiç de farklı değil hakkımızda düşündükleri. Buyurun bakalım. Kim iyi ,kim kötü ? Hesaplamak gerekiyor ; yer yüzünün en sevilmeyen, kin ve nefret duyulan ırkı hangisi ? Herkes kendine göre kahraman, kendine göre adil.

Bence ırklara değil de bireylere kin ve nefret duymak ve bireylere tepki göstermek daha doğru. Zamanında kanlı olduğumuz bir çok ülkede şimdi bizim insanlarımız geçimlerini sağlayıp yaşamlarını sürdürüyorlar. O ülkelerin insanları da bizim ülkemize gelip geziyorlar, çalışıyorlar ve hatta kaynaşıyoruz bile birbirimizle.

İnsanlığı baz olarak alsak, tüm insanlar birlikte, tüm kaatillere karşı tavır alsak, insanların ırklarına göre değil de insanlıklarına göre değer versek daha doğru olmaz mı ?

İnsanlığa uymayan davranışlar, cinayetler, zulümler, katliam ve hatta soykırımları yapanlar dostlarımız bile olsa, kardeş ülke dediklerimiz bile olsa, tepki göstersek daha doğru olmaz mı ?

Ben daha yeni duydum. Bilmem siz dumuş muydunuz ? Duydunuzsa eğer tepki gösterdiniz mi ? Göstermediyseniz eğer, neden ?

Suudi Arabistan’da, bir kaç gün öncesine kadar, kız çocuklarını yangında kurtarmak yasakmıştı. Yakın zamanda çıkan bir yangında, bu yasaktan dolayı itfaiyeciler müdahale etmemiş ve onlarca kız çocuğu diri diri yanmış. Bu ülke bir müslüman ülkesi olduğu için mi tepki göstermiyorduk bu caniliğe, bağnazlığa, yobazlığa, kaatilliğe ?

Saldırıya uğrayan kadınların suçlu ilân edilip, kırbaçlanmasına, taşlanarak katledilmesine tepki gösteriyor muyuz ? Bunları yapanlara kin ve öfke duyuyor muyuz ? Yoksa onlar müslüman deyip, kayıtsız mı kalıyoruz ?

Bunu yapan bir ülke hangi ırktan olursa olsun, tepki gösterilmeli. Üstelik müslüman ülkeler tarafından daha da şiddetli tepki gösterilmeliydi. Siz, biz görmezden gelme gafletine düşmüş olabiliriz. Fakat dünya görüyor. Bu yüzden dünya müslümanlığı böyle çağdışı ve bağnazlık olarak görüyor. Benim nezdinde kin ve nefret duyulması gereken bir olay ve Yahudi’ye duyulan öfkeden farksız olmalı onlara da duyulan öfke.

Kendi ülkemizde bile yapılsa kayıtsız kalmamalı ve tepki göstermeliyiz. Dedim ya, ırkları değil insanlığı baz almalıyız. Yahudi olsun, Arap olsun, Ermeni olsun,İngiliz ya da Rum olsun. Tüm bir ırka düşman olmak, kin ve öfke duymak, hele hele bir dinin tüm mensuplarının bir ırka düşman olmasını istemek, bunun için çaba sarf etmek, ne bizim dinimize, ne Türklüğümüze ne de insanlığımıza sığmaz.

Evet ben, Yahudi sempatizanı da olabilirim. (Tanıdığım tek bir Yahudi yok) Onların içinde de katliamları reddeden insanlar var. Onların içinde de katillerden nefret edenler var. Ermenilerin, Rumların da öyle. İngiliz ve Amerikalıların da iyileri mutlaka var. Sırpların hepsi mi kaatil ?

Önemli olan insanlıkdır. Kaatil, kim olursa olsun kaatil, insan da hangi ırktan olursa olsun insandır. İnsanca, kardeşçe, barış içinde yaşamayı seçelim, kin ve nefret tohumlarını sulayarak insanlığın sonunu hazırlama gayretleri kimseye fayda sağlamaz.

Fikret TEZAL

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yahudi'ye özel, kin Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yahudi'ye özel, kin yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YAHUDİ'YE ÖZEL, KİN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nergizz06
nergizz06, @nergizz06
25.5.2010 10:42:30
BU YAZINIZDA ÇOK GÜZEL VE DOSDOĞRU.YAPILAN YORUMLARIDA OKUDUM VE ŞU SÖZÜNÜZ ÇOK HOŞUMA GİTTİ,(BEN BEYNİMİ KİRAYA VERMEDİM.)SAYGILARIMLA
Melik Haker
Melik Haker, @melikhaker
23.5.2010 10:57:48
Fikret Bey çok güzel işte müslüman görüşü asabiyet ırk dil üstünlüğünü red kötü her yerde kötüdür, bir millete bir sadece o miletten olupta yanlış yapanlar var diye isnat edilemez, Doğuştan ne kötülük gelir ne iyilik insan bu hayatta yaptıklarıyla kötü ya da iyi olur.
Fikret Bey ellerinize yüreğine sağlık Allah sizin ve bizim Hıdayetimiz doğru yolda yürüşümüzü artırsın. Anlamamak için gayret edenlerin gücü tarumar edip yok etsin onları iyi ve güzele böylesi güzel yorumlarla çevirsin Amin amin Amin
Taner SARGIN
Taner SARGIN, @tanersargin
22.5.2010 23:33:37
Yahudileri iyi anlamak tarihlerine bir göz atmak gerektiğinden bunları aktarmak istedim.

Sigmund Freud, ağır kansere yakalanmış haliyle 1937 yılında ve antisemitizm’in Almanya’da hayvani bir şekilde doruğa ulaştığı bir zamanda psikanaliz’in babası son büyük çalışması olan “O adam Musa ve monoteistik din.”i yazıyor:
Bu çalışmasında şöyle bir fikir öne sürüyor: Musa aslında Heliopolis’de bir Aton rahibiydi. Başarısızlıkla sonuçlanan din projesini seçtiği bir grup Yahudi köle ile birlikte davayı daha küçük bir çapta devam ettirmek istedi.
İsim yanında (ki, “Mose” Mısırcadır ve “çocuk” demektir) Freud, çocuğun Nil nehri üzerine bırakılması efsanesinden şüpheleniyordu. İncil, Musa’nın İbrani bir cariyeden doğduğunu söylüyor. Daha sonra bu cariye, bebeği bir sepete koyarak Nil nehrinin sularına bırakıyor. Bebek sonra firavun’un kızlarının birinin ellerine geliyor. Çocuk evlatlık ediniliyor ve kral’ın sarayında büyüyor.
Freud için durum böylece çok açık: Musa bir mısırlı idi. Çocuğu terk etme masalı sadece bir hile idi ve yabancı çocuğu “Yahudileştirmek” ve böylece onu “Milli kuruluş Miti’nin” merkezine yerleştirebilmek içindir.

Avusturyalı ruh biliminin kurucusu tarafından kurnazca düşünülmüş bir senaryo. Ve Freud hikâyenin nasıl devam ettiğini de biliyordu: Daha henüz yarı müşrik olan Yahudiler Musa’nın çok katı kurallarından usandılar ve onu öldürdüler.
İlk bakışta garip gibi gelen bu hikâye aslında sağlam temellere dayanan ve din’in ta kalbine giden bir teoriye dayanıyor. Freud ölümünden kısa bir zaman öncesi, en büyük kutsalın kapısını açtığına inanıyordu.
Daha 1912 yılında yayımladığı “Totem ve Tabu” adlı yazısında Freud, baba-oğul ihtilafının her türlü dini eylemin kaynağı olduğunu açıklamıştı.

M.Ö. 900 civarında Filistin’de iki ayrı küçük ulus devletleri oluşmuş. Kuzey’inde nüfusu 50.000 olan “İsrail” ve Güney’de çok daha az nüfusa sahip ve başkendi Kudüs olan “Yuda” devleti. Bu devletlerin halkı, aralarında Baal, Moloh ve tanrılar babası El bulunan bir çok tanrıya tapıyorlardı. Yahve ise başlangıçta Kuzey Sina’da yerel iklim tanrı’sı olarak hürmet görüyordu. Kral Yerobeam (bilgilere göre M.Ö. 926 – 907 arasıymış) tarafından Yahve’yi teşkil eden bir kutsal boğa yerleştirilmiş.Din gayretkeşler bu ilkel külte karşı geldiler ve “Yalnız Yahve” diyerek harekete geçtiler. Bu hareket dinde daha fazla soyutluk ve ruhbaniyet istiyordu. “İktidarın din politikasına saldırdılar, devlet kutsallarının kralları, bakanları ve rahipleri sürekli ateş altında kaldılar.M.Ö. 740 lı yıllarda iktidarı aldılar. M.Ö. 722 de asürler küçük devlet İsrail’i çiğneyip geçtiler.- M.Ö. 587 de Yuda devleti de Şark’lı orduların saldırısında özgürlüğünü yitirdi.20.000 civarında yahudi, savaş esiri olarak Babilon’a götürüldü, bağımsızlıkları artık bitmişti. Artık ancak şimdi, yurtlarından uzakta ve yabancılaşma tehditi karşısında Yahve rahipleri en başa çıktılar.

Bunca savaş, yengi ve yenilgi yaşamış bir halktan bahsediyoruz. Daha ikinci dünya savaşında gördüğü zulümlerin etkisini atamamış bir halk, başka halklara zulüm yapmayı bu denli meşrulaştırabiliyor. Malesef tarihi acımasızlar, gaddarlar yazıyor. Yahudilerin iddia ettiği vaadedilmiş topraklar hikayesi bunların yıllardır süren ve asla vazgeçmeyecekleri fanteziden ibarettir. Bu fanteziye karşı gelen herkes bunların düşmanlarıdır.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
22.5.2010 13:48:17
Sevgili arkadaşlar ; her türlü eleştirinize açığım. fakat ; kıyafetleri uygun olmadığı için çocukların yakılmasını dinin gereği gibi kabul etmeyi asla kabul edemiyorum. Dilerim yanlış anlamışımdır. Kız çocuklarını diri diri gömülmekten men eden bizim dinimiz değil miydi ? Recm olayını da asla tasvip etmiyorum. Tasvip edenleri de kınamak zorundayım. Çünkü inancım ve insanlığım bunu gerektiriyor. Ya siz başka bir dinden söz ediyorsunuz ya da ben.
lidya
lidya, @lidya
22.5.2010 13:29:49
edebiyat dışı yorum yapmak hele hele politik yorum yapmak hiç tercihim değil di ama iki üç gündür fikret beyin kendisini ifade etme çabasını görünce yazmadan edemedim. nasıl bir özgür alan bu böyle anlamak imkansız. kimse kimsenin fikrine tahammül edemiyor. bir şekilde onu yok etmeye, eritmeye çalışıyor.
fikret beyin söylediklerinde yadırganacak ne var. merkeze bireyi koymuş ve kimseyi doğuştan getirdikleri veya kazanılmış özellikleriyle yargılamayalım demiş. toplumları tek taraflı düşman ilan etmemiş yönetimsel ve geçmişten gelen çarpıklıklara örneklerle ışık tutmuş iyilştirilmesi gerekenleri yazmış.
Neden farklı görüşlere yaşama hakkı tanımıyor, onları yok sayıyor ve ötekileştirerek karşısımıza alıyoruz ki? fikirler baskıyla değişir mi? onlar bir günde kazanılan değerler değil ki bir günde değişsin. herkes birikimleri doğrultusunda bir fikre sahip olur. bu fikrin değişmesi ya da gelişmesi yine zaman içinde kişinin kendine kattıklarıyla şekillenir.
"tepkisi biraz yoğun" da olsa fikret beyin ifade ettiklerine katılıyorum. insanı doğuştan getirdikleri ve sonradan kazanılmış her türlü hazır bulunuşluğundan uzak bugünkü bana yansıyanlarıyla benimsemek istiyorum. zira insanı her şeyin üstünde bir değer olarak algılıyorum. din, dil, ırk, siyasi görüş, varlık, yokluk gibi değerlerin insanı tamamlayan değerler olduğunu düşünüyorum.

fikret beyin bir cümlesine eleştiri yapmak isterim o da "içimizdeki kin ve nefret tohumunu baskı altına alma" ifadesi. kanaatımca hiçbir şey baskı altına alınarak yok edilemez. sadece bir müddet susturulur. "bastırılmış duygular" en ufak bir zaafta çok daha güçlü bir şekilde ortaya çıkıp çok daha yıkıcı olabilirler. burada yapılacak kin ve nefretimizle yüzleşmek, onları kabullenip ıslah etmek, iyileştirmek.
selam ve saygılarımla..
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
22.5.2010 13:18:43
Adalet sahibi herkesi çok seviyorum...Ama Adalet duygusunu yitirmiş tüm insanları Yaradana teslim ediyorum...O yürekleri en iyi bilendir...

Selam ve saygılarımla...
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
22.5.2010 12:47:43
bayılıyorum sizin bu yazdılarınıza biliyormusunuz...

elinize dilinize bilginize çoook sağlık...

sizde olamasanız yani varya, biz hiç bir şey bilmeyenlerden oluıruz inanın buna...


ya iyiki varsınız....ama şunuda sormadan geçemeyeceğim ne yazık..

sahi siz Arabistan"ı tanıyormuydunuz...?

Yeşilvadi
Yeşilvadi, @yesilvadi
22.5.2010 12:17:59
Yine güzeldi..Duyarlı bir yürekten dökülen bir yazı...Katılmamak elde değil..Teşekkürler...Saygılarımla.
yeğinadnan
yeğinadnan, @yeginadnan
22.5.2010 11:33:16
ntvmsnbc
Güncelleme: 15:22 TSİ 18 Mayıs. 2010 Salı

RİYAD - Suudi Arabistan’da kız çocuklarının yangın esnasında itfaiye ekipleri tarafından kurtarılabilmesinin önü açıldı.
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı bundan böyle kız çocuklarının da okullarda meydana gelen yangınlar sırasında itfaiye erlerince kurtarılmasına izin verdi.
Suudi Arabistan din polisi, Mekke'de 2002 yılında bir okulda çıkan yangından kaçmaya çalışan 15 kız çocuğunun dinî kurallara uygun giyinmedikleri için dışarı çıkmalarına izin vermemiş, bu yüzden de kız çocukları yanarak can vermişti. Böyle trajedilere son verecek uygulama ise ancak sekiz yıl sonra hayat geçti.Size yorum yapmayacağım.Sizi Anlamadığımdan değil.
Eminim en az herkez kadar Mümin ve Müslümansınız.Hader'e yorum yapacağım.Türban takdığı.ve eşi Namazkıldığı için okul ve ordudan atılanların Nasıl bir yangında bırakıldığını takdirinize bırakıyorum.Sistemin gerektirdiği gibi giymemek suçsa ceza meşrulaşır.Oradada kanunda boşluk varmış ve düzenlenmiş.Bedeli 15 kız çocuğu Azımsamadım asla.Her can kainat kadar değerlidir.Bizim kanunlar hala madur üretiyor.Bir birimizi yemeyelim.Düştüğünüzde elinizden tutabilen dostunuzdur.Senin partin benim partim sen doğrusun ben doğruyum diye bir birini öldürenler bu memlekete acıdan başka bişey bırakmamıştır.Ölçü ortada.İnanan için kuran.İnanmayan için evrensel beyannameler.Bize düşen konuşmak olmalı çatışmak değil.

müget
müget, @muget
22.5.2010 09:03:37
insanın rengi onu daha da insan yapmıyor...beyni ve algılamasıdır onu insan gösteren.

ırkçılık bulaşıcı bir hastalık gibi hala yaşıyor yeryüzünde, onca acılara rağmen varlıını sürdürüyor..ne yazık.

duyarlı bir yazıydı..selamlar..
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya, @ayhansarikaya
22.5.2010 08:49:37
Önemli olan insanlıkdır. Kaatil, kim olursa olsun kaatil, insan da hangi ırktan olursa olsun insandır. İnsanca, kardeşçe, barış içinde yaşamayı seçelim, kin ve nefret tohumlarını sulayarak insanlığın sonunu hazırlama gayretleri kimseye fayda sağlamaz.


Senin bu tip yazılarına bayılıyorum,Fikret bey!..Ben istesem de yazamıyom.Farklı bir yetenek demek ki...

Duyarlı yüreğini kutlarım.

Sevgilerimle...selamlar...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL