20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2966
Okunma

Bugün öyle mutluyum ki, sonunda sevildiğini anladın. Ve bana dedin ki, seni çok seviyorum. Her şeyden, herkesten kıskanıyorum! Hem de çok! Ah! Bu güzel sözden başka ne isteyebilirim ki ben? Senden istediğim küçücük bir sevgi kırıntısıydı. Ben onu aldım. Yüreğimin en sıcak yerinde, kendi sevgimle harmanlayıp mayaladım. Tutmamasına imkân yok! Tutacak! Tutmalı da! Öyle bir tuttu ki, kabardı, şişti, taşıyor. Engel olamazsın. Dağlardan inen şelalenin akışına engel olabilir misin? Önünü kapatabilir misin? Akan suyu tersine döndürebilir misin? Döndüremezsin! Benim sana olan sevgim de öyle.
Bana ilk dokunuşunu hatırlıyor musun? Ben hiç unutmuyorum ki. Avare avare seni ararken, omzuma dokunan elinle çivilendim olduğum yere. Elinin titremesinden, sıcaklığından sen olduğunu hissettim. Başımı döndürünce sana, gözlerinde kayboldum. Sana nasıl sıkı sıkı sarılmıştım değil mi? O anın bitmesini hiç istemedim. Bıraksalar sonsuza kadar kollarında kalırdım. Başım göğsünde, ellerin saçlarımda… İşte ben o anın fotoğrafını çekip yüreğime sakladım, en derin yerine. Ne zaman aklıma gelsen, ne zaman canım sıkılsa çıkarıp bakarım. Dünya durdukça o fotoğraf yüreğimde duracak bunu bil!
Kavuşmamız imkânsız olsa da sevgim gerçek! Bir şarkı vardı bir zamanlar hatırlar mısın? ‘Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika.’ İşte öyle bir şey… Ben seni, seninle sevişmesem de seviyorum. Belki her gün sevişenlerden daha çok... Sen benim ulaşılmazımsın.
Ben ta çocukluğumdan beri, hep imkânsızı istemişimdir. Neden niçin diye sorma bana. Bunu sana anlatamam sevdam. İşte yine yaptım. Senin benim için imkânsız olduğunu bile bile seni sevdim. Delicesine! Ölürcesine! Bende ki sevgin öyle büyük ki, anlayamazsın! Elini tutmamışım, gözlerine bakmamışım ne önemi var. Sen içime öyle işledin ki, kat kat katmanlar oluştu yüreğimde. Gitmeye kalksan hangi katını sökeceksin. Ya gücün, gücün yetecek mi sökemeye? Ben hiç üşenmeden, balarısının peteği gibi, oda oda sevginle doldurdum yüreğimi. Birinden çıksan, biri mutlaka kalır. Gidemezsin!
Bazen uçuk kaçık hayaller kurarım seni düşünürken. Dağların yamaçlarından mor laleler toplarım. Ulaşılmaz gökkuşağından renkler aşırırım. Belki bir yerlerde karşılaşırsak, usulca cebine koymak için.
Bazen seni tanıyamıyorum. Bu mu benim sevdiğim adam dediğim de oluyor. Ufacık bir sözümden, davranışımdan alınıp kırılıyorsun. Kırıldığın ölçüde kırıyorsun da. Sanıyorsun ki, ben bilerek ve isteyerek seni üzmek için yaptım. Asla! Nasıl böyle düşünebilirsin? Senin bir üzülmen benim bin üzülmeme eşit değil midir; bunu bilmez misin? Yine de beni kırmaktan geri kalmıyor, söyleyeceğini söyleyip kenara çekiliyorsun. O an benim neler hissettiğimi, ölmek istediğimi, binlerce kez öldüğümü hiç düşünüyor musun? Düşünmüyorsun.
Düşünsen zaten yapmazsın. Ya da seni bu kadar önemsediğimi, uğrunda canımı vereceğimi bilmiyorsun. Ah ah! Bir bilsen! İşte öyle zamanlarda, hayata ve dünyaya küsüyorum. Olmadık çılgınlıklar yapıyorum. Gökkuşağının bütün renklerini büyükçe bir kovaya doldurup, karıştırıp karıştırıp denize döküyorum. Benden başka kimsenin aşkına ilham olmasını istemiyorum. Senin için topladığım bütün laleleri, pençik pençik parçalıyorum. Hırsımı onlardan çıkarıyorum. Sana gücüm yetmiyor. Yetse de sana kıyamam ki. İmkânsız olduğunu bile bile seviyorum seni. De ki, vazgeç. Unut beni. Yapamam! Sen benim can suyumsun. Yaşam kaynağım. Ben senden önce, yaşayan bir ölüydüm. Ne olur tekrar öldürme beni! Her ne kadar imkânsız da olsan, sana ulaşamasam da yüreğimde kal. Orada senin için bahçelerin en güzeli, güllerin en renklisi açmış, dermeni bekliyor. Derersen derersin, dermezsen toplayıp gülsuyu yapacağım haberin olsun!
Emine/ Manisa/17/05/2010 /17:30