5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1384
Okunma

Ben en çok babamı sevdim,hep özlemle beklemek zorunda kaldığımız...Elleri nasır bağlamış,topukları tutmaz olmuş yüce gönüllü,canım babamı sevdim...
Çocukluğum da bir kaç şehir dolaşmak zorunda kalmıştık.Sivas’ın buzlu sokaklarında,Trabzon’un hamsi kokan havasında hasretle O’nu soludum hep...Şimdiler de Samsun’da,emekli ama çalışmak ilk öğrendiği kelime.Oturmak fıtratında yok,içki yok,sigara yok.Daha ne yapsın çalışmazsa bunalıma giriyor.Saçlarına kar da yağsa hasret kokuyor hala.
Annem evimizin direği,yıllarca yarım kaldı bir yanı...Boynu bükük pencereden seyre dalardı babamı beklerken.Belki de bencillik ediyorum,oysa annemdi evimizi bekleyen.Küçükken kızardım hep babamın gitmelerine,büyüyünce anladım meğer ekmek kavgasıymış tek derdi...akıllı kızım diye severdi hep.
Ben en çok babamı sevdim...kokusuna hasret,göğsün de uyuyamadığım,bindiğim salıncağı sallayamayan babamı sevdim.Geleceği günü iple çektiğimiz,ırak yollardan beklerken acaba bir kaza haberi gelir mi diye korktuğumuz,ardından dualar ettiğimiz canım,fedakar babamı...
Yeter be baba!yaş altmış...ellemediğin maden,delmediğin sondaj kalmamış.Hem şükür yaradana, kimse ne aç ne açık...gel artık...olmadı çorbaya biraz su katarız.Gel baba asıl biz sana açız...