2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
683
Okunma
Yaşanmakta ve görülmekte olan odur ki;
Futbol maçları, siyasî parti mitingleri, indirimli satışlar ve sokak gösterileri dışında toplumumuzu bir araya getirmek imkânsızdır.
Valilik bir konuyu topluma aktarılması için organize eder, amaca ne kadar ulaşılacağı organizede görev alanların yeteneklerine bağlıdır ve yetenek de çoğu kez iş görmez.
Okul müdürü organize eder, -toplantı saati kaç olursa olsun- hazırlanan salonda ön iki sıra sandalye dolar; çünkü o saatlerde televizyonların değişik kanallarında dizi filmler vardır ve toplumumuz dizikolik olmuştur.
Emniyet müdürlüğü zaten toplamaktan çok dağıtmakla meşgul olur durumdadır.
Sağlık müdürlüğü, "Vatandaş, gel aşı ol; işin ucunda ölüm var," demiştir; vatandaş tınmamıştır.
Vaaz hocası:
"- Ey cemaat! Üç tarafı denizle çevrili bir yarımadada yaşıyoruz. Onun için şunları bilmenizde yarar var! Denize attığınız cam şişe bin yıl, plastik dört yüz elli, teneke kutu kalınlığına göre seksenle iki yüz, boyalı tahta on üç, köpük ….," diye başlayıp, bunların zararlarından ve geri dönüşümlerinin ekonomik, kültürel, sosyal yararlarından bahsetse:
"- Hoca herhalde ya file, bez torba atölyesi açacak, ya da kesekağıdı fabrikası kuracak," diye cemaatten olumsuz –ki; keşke yapsa, hiç de olumsuz değil,- fısıltılar çıkacağını bildiğinden,
"- Temizlik imanın yarısıdır," la konuyu açıp, kapatmakta.
Gönüllü çevre kuruluşları, dışarıdan gelen amaçları farklı gurupların itelemesiyle bir-iki pankartla enerji santralarına karşı çıkıyor, devlet kurumu da savunmaya geçiyor.
Enerji santralarının yapılıp-yapılmaması, ya da çağın en son teknolojileri kullanılarak çevreye zarar vermeden yapılmasına dayatma işi bürokratlarımızın görevi.
Bizler şu an kansere ve henüz tanımı konulmamış, sebebi bulunmamış altmış tür bakteri ve mikroba yatırım yapmaktayız.
Vatandaşı bu konuda en iyi toplayacak olan il ve ilçe siyasî parti başkanlıklarıdır.
Her siyasî partinin bir çevre politikası vardır. Vatandaşı bilinçlendirme de elbette görevleri olmalıdır.
On beş günde bir vatandaşlara işin uzmanları tarafından aydınlatıcı bilgi verileceği duyurulsa hem partililer, hem de sempatizanlar, değil sandalyeleri doldurmak, ayakta bile anlatılanları dinleyeceklerdir. Uygularlar mı; orasını bilemem işte.
Bakalım parti yöneticileri oy istemenin dışında vatandaştan bunu isteyebilecek mi?
Kimlerin ne kadar samimi olduğu da sanırım bu faaliyetlerle ortaya çıkacaktır.
Fısıltı: ( İl başkanları okumasın burayı; keşke bir rekabet doğsa; en geç dört toplantıda vatandaş dört dörtlük bu konuda bilinçlenecektir. Bakalım hangi siyasî partilerin bu konuda uzman tanıdıkları var…)
GÜNÜN SÖZÜ:
"-Seni önemli yapan bolkeseden attığın vaatler değil, yaptıklarındır." Y. Önaçan