Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
Murat Kayali
Murat Kayali

Kağıttan Evlerde Yaşayabilirmiyiz?

Yorum

Kağıttan Evlerde Yaşayabilirmiyiz?

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2186

Okunma

Kağıttan Evlerde Yaşayabilirmiyiz?

Kağıttan Evlerde Yaşayabilirmiyiz?

Paradoks olan ne?
Eğer beni gerçekten seviyorsan,şimdi kendini bu uçurumdan atarsın.
Attım gitti. Atmamak paradoks olurdu, hem sev hem de ispatlayama, olmaz!
Paradoks sözcüğü benim en sevdiğim sözlerden bir tanesi.
Eski yunancada dóxa sözcüğünden kaynaklanır ve aynı kökenli dógma sözcüğünün taşıdığı anlamı içerir. Düşünce-Ön yargı-İnanç demektir.
Pára - karşı anlamına gelir.İki sözcük birleştiğinde paradoks ortaya çıkar.
Paradoks yani kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce.

“Sen kafa çelmelemekten başka hüneri olmayan bir (paradoks) ustasısın!”
İnsanlar ve yaşam paradokslarla doludur. Davranış biçimlerimizi paradoks bir şekilde yaşam biçimimize göre ayarlarız. Örneğin bir insanğ manipüle etmek
(manipülasyon-1. Yönlendirme. 2. Seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme. 3. ekon. Varlıkları yapıcı, açıklayıcı ve yararlı bir biçimde kullanma işi.) istersek paradoks bir planla başarğya ulaşabiliriz.
Mark Twain´in bir hikayesini günümüz insanğna uyarlayarak bunu size anlatabileceğime inanıyorum.

Ahmet bahçe korkuluklarını boyamak zorundadır.
Bu çok can sıkıcı ve ceza niteliğinde bir iştir.Üstelik bir de aklında ona eziyet eden bir şeyin olmasıdır. Bütün arkadaşlarının tatil yapmaları, er veya geç onlar buradan geçecekler ve kendisiyle alay edip ona güleceklerdir.
Ahmet umutsuz bir durum içinde bulunmaktadır.
Daha fazla düşünmesine firsat kalmadan, arkadaşı Zeki yanıbaşında beliriverdi.
Ahmet´in arkasına dikilip homurdanmaya başladı.
- Demek ki seni cezalandırdılar!
Ahmet birşey duymamış gibi yaparak, titiz fırça darbeleriyle, bir ressam gibi çitleri boyamaya devam etti.
- Ben yüzmeye gidiyorum,sana da gel derdim ama görüyorum ki işin var!
Ahmet bir uykudan uyanırmışçasına dalgın bir şekilde cevap verdi.
-Aaa Zeki sen!
-İş mi dedin, ne işi?
Ahmet yaptığından büyük bir zevk alıyormuşçasına, Zeki´nin gözlerinin önünde
fırçasını indirip çıkarıyordu.
Zeki daha fazla dayanamayıp sordu.
- Bende biraz yapabilirmiyim?
-Bana torbandan bir elma verirsen tabii ki yapabilirsin.
Zeki, karşılığında değerli birşey istenen bir işin değerli olup olmadığını fazla düşünmeden bunu kabulleniverdi.
Bu arada diğer çocuklarda arka arkaya çitin önüne yığılmaya başlamışlardı.
Herbiri fırçayı eline almak istiyordu. Ahmet yarattığı arz ve talep olayından bir hayli memnun, ceplerini iş karşılığı aldığı cam bilyeler,sakızlar,artist resimleriyle
dolduruyordu. Öğlenden az sonra, pırıl pırıl boyanmış çitler güneşte parlıyordu.
Ahmet kiraladığı fırçasının karşılığında aldıklarıyla hayata dair bir şeyi bugün öğrenmişti.Bu onun bütün hayatı için geçerli olacaktı.
Size ceza görülen işleri, siz büyük bir memnuniyetle yerine getirin.
Yaptığınız işten acı çekmek yerine zevk aldığınızı gören insanlar buna imrenecektir ve bu işi kendisi yapamadığı için hayıflanacaktır bile.
İnsan hep kendinde olmayan ve kendi yapamadığı şeylere imrenir.
Bu böyle.
Patates havyar kadar az olsaydı o zaman patatesin fiyatı havyar kadar olurdu.

İnsanlar çelişkilerini içlerinde taşırlar.Çelişkilerini yok etmek isteklerini de.
Bu da çeliskinin kendisi demektir.
İnsanlar ve yaşam paradokslarla doludur.

Şiirler yazıyor ve resimler yapıyordum evvel zamanlarda.
Etrafımdaki insanlar bana bu boş işlerle uğraşmamamı söylediler.
Yazdıklarımı benden başka kimsenin okumayacağını ve o sacma sapan resimleri kimsenin almayacağını söylediler.
Ben cezami seve seve çektim ve çekiyorum.
Şimdi elimdeki kalemi görmek isteyenler,benim de fırçamı kiralamak isteyenler var. Keşke senin gibi yapabilsem ben de diyenler var.
Ödediğim bedelden bir haberler.Gözlerini gülücüğüm boyamış, onlar da böyle kolay ve böyle memnun gülümsemek istiyorlar.

Ben kağıttan evlerde yaşadım ve böyle yaşamak daha güzel dedim.
İnanmadılar.
Şimdi tuğlalarını veriyorlar bana ve soruyorlar; biz de kağıttan evlerde yaşayabilirmiyiz?

“... yavaş yavaş bu davayı başaracağız. Bir “paradoks” gibi görünür ama, hakikatin ta kendisidir.”
Hepimiz kağıttan evlerde yaşayabiliriz...






Necip Fazıl Kisakürek-Aynadaki Yalan.16.
Peyami Safa-Osmanlıca Türkçe-Uydurmalar

Murat Kayali





Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kağıttan evlerde yaşayabilirmiyiz? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kağıttan evlerde yaşayabilirmiyiz? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kağıttan Evlerde Yaşayabilirmiyiz? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL